Klasik bir yazı girişi olacak belki ama bambaşka bir konuda yazacaktım aslında. Kafamdakileri toparlamaya çalışırken, bir anda farklı farklı hesaplardan gazeteci Muharrem Sarıkaya’nın görüntüsünün olduğu bir video paylaşılmaya başlandı Twitter’da. Gazeteciliği de, çalıştığı kurum da, kendisi de hiç ilgimi çekmediği için önce ne olduğuyla ilgilenmedim. Fakat aynı videonun çok sayıda tekrarı ve “Muharrem Sarıkaya’nın özür dilemesi gerek” minvalindeki bir mesaj üzerine videoyu açıp izledim.
Görüntülerle ilgili tekrarlanacak bir şey yok. O görüntüleri çok kısa süre içerisinde çok fazla sayıda insan izledi. Hızla tepkiler verildi. Sarıkaya’nın şiddet uyguladığı genç muhabirden özür dilemesinden, görevinden istifa etmesine kadar talepler, beklentiler dile getirildi.
En az Sarıkaya’nın uyguladığı şiddet kadar dikkat çekici başka bir şey daha vardı videoda: AKP’li Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in, uygulanan şiddet karşısında kılının kıpırdamaması… Yüz ifadesinin bile değişmemesi… Hiçbir şey olmamış gibi, konuşmaya ve anlatmaya devam etmesi. Şiddetin ve zorbalığın karşısında bu denli tepkisiz kalmak, bunu hiç yadırgamadığınızı gösterir. Bu da tipik bir muktedir tavrıdır; her hâl ve şartta güçsüzün karşısında, güçlüden yana olmak! Şiddete sessiz kalmak, göz yummak, şiddeti onaylamak, zorbadan yana saf tutmak!
Genç bir emekçi şiddete uğrarken kılınızı kıpırdatmayıp, sonra istediğiniz kadar “Sosyal medyadan telefonuma bildirim geldi. Gençler ‘Kütüphanede çalışıyoruz. Bir molada Fatma başkan bize köfte yapmaz mı?’ yazmışlar. Geldim, yaptım, gençler yediler” diye yazın. “Gençlerle konuşup sohbet edince ne yorgunluk kalıyor ne de başka bir şey” yazın; var mı bir inandırıcılığınız? Şahin’in Twitter hesabına bakınca, gençlerle ilgili açıklamalarının belirli bir yer tuttuğu görülüyor. Siz şiddetten yana bu denli açık saf tutarken, nasıl bir umut verebilirsiniz gençlere?
Her iki isim de olayın kamuoyuna yansımasının ardından açıklamalar yaptılar. Fatma Şahin, Twitter hesabından “Sonra aramızda konuştuk, ben düşüncelerimi söyledim” dedi. Yansıtmadığı için düşüncelerinin ne olduğunu bilemiyoruz tabii ki.
Gelelim Sarıkaya’ya… Sarıkaya tanınmış bir gazetecidir. Haberleri “söke söke” aldığı, meslektaşlarına “haber atlatmak” için pek çok yol denediği anlatılır. Hürriyet’ten Sabah’a, Habertürk’ten Ciner Medya’ya çeşitli kurumlarda gazetecilik, köşe yazarlığı yapmış, Ankara Temsilcisi olarak idari görevlerde bulunmuştur. Hâlihazırda Habertürk’ün Ankara Temsilcisi ve yazarı olarak görev yapmakta (idi).
Olayın ardından Sarıkaya da Twitter hesabından açıklamalarda bulundu. Şiddet uyguladığı İHA muhabiri Ahmet Demir’den olay sonrası özür dilediğini, olay “kamuoyuna yansıdığı için” şimdi de “İHA kameramanı Ahmet Demir’den, İHA Bölge Müdürü Orhan Akın’dan, olaya tanıklık eden Fatma Şahin’den ve kamuoyundan mazeretsiz özür dilediğini” bildirdi.
“Kamuoyuna yansımasaydı” muhtemelen dilenmeyecek ya da “yen içinde kalacak” olan özür bu olay içindi. Bunun da kabul edilecek bir yanı yok ya, peki, Sarıkaya hakkında arka arkaya gelen ifşalar ne olacak?
Çünkü videonun paylaşılmasının ardından, Sarıkaya ile ilgili; yıllarca birlikte çalıştığı insanlara psikolojik şiddet uyguladığı, eylemlerde polislere muhbirlik yaptığı gibi iddialar ardı ardına geldi.
Sarıkaya’nın bu tarifsiz, ölçüsüz tavrının bir bedeli olmalı.
Olayın ardından Diplomasi Muhabirleri Derneği, Ekonomi Muhabirleri Derneği, Parlamento Muhabirleri Derneği, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği ve Türkiye Haber Kameramanları Derneği ortak bir açıklama yaparak, “Muharrem Sarıkaya’nın bir basın emekçisi meslektaşımıza yaptığı, vicdana, ahlaka ve insan onuruna sığmayan hareketini şiddetle kınıyor, Muharrem Sarıkaya’yı bugün itibarı ile meslektaşımız ve gazeteci olarak tanımıyoruz” denildi.
Ahmet Demir de, Sarıkaya’dan davacı olacağını bildirdi.
Gazetecilik meslek etiği, gazetecilerin saldırganlığı, nefreti, şiddeti, ayrımcılığı haklı göstermekten kaçınmasını, tüm insanların haklarına ve insanlık onuruna saygı gösterilmesini gerektirmektedir. Gazeteci her hâl ve şartta şiddetin karşısındadır, karşısında olmalıdır. 5 gazeteci örgütünün ortak açıklaması bu anlamda çok önemli. Benzer olaylar da ifşa edilmeli, bedeller ödenmeli, tabir-i caizse “temizliğe” kapımızın önünden başlamalı.
Akşamın ilerleyen saatlerinde, Sarıkaya’nın Habertürk’teki görevinden alındığı haberi geldi. Önemlidir. Ama son bir soru; o görüntüler Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin’i de “zor durumda bırakmamış olsaydı” Sarıkaya görevinden alınacak mıydı? Ya da şöyle sormalı: Sarıkaya görevden alındı diye Fatma Şahin’in tepkisizliğini unutacak mıyız?
Görüntülerle ilgili tekrarlanacak bir şey yok. O görüntüleri çok kısa süre içerisinde çok fazla sayıda insan izledi. Hızla tepkiler verildi. Sarıkaya’nın şiddet uyguladığı genç muhabirden özür dilemesinden, görevinden istifa etmesine kadar talepler, beklentiler dile getirildi.
En az Sarıkaya’nın uyguladığı şiddet kadar dikkat çekici başka bir şey daha vardı videoda: AKP’li Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in, uygulanan şiddet karşısında kılının kıpırdamaması… Yüz ifadesinin bile değişmemesi… Hiçbir şey olmamış gibi, konuşmaya ve anlatmaya devam etmesi. Şiddetin ve zorbalığın karşısında bu denli tepkisiz kalmak, bunu hiç yadırgamadığınızı gösterir. Bu da tipik bir muktedir tavrıdır; her hâl ve şartta güçsüzün karşısında, güçlüden yana olmak! Şiddete sessiz kalmak, göz yummak, şiddeti onaylamak, zorbadan yana saf tutmak!
Genç bir emekçi şiddete uğrarken kılınızı kıpırdatmayıp, sonra istediğiniz kadar “Sosyal medyadan telefonuma bildirim geldi. Gençler ‘Kütüphanede çalışıyoruz. Bir molada Fatma başkan bize köfte yapmaz mı?’ yazmışlar. Geldim, yaptım, gençler yediler” diye yazın. “Gençlerle konuşup sohbet edince ne yorgunluk kalıyor ne de başka bir şey” yazın; var mı bir inandırıcılığınız? Şahin’in Twitter hesabına bakınca, gençlerle ilgili açıklamalarının belirli bir yer tuttuğu görülüyor. Siz şiddetten yana bu denli açık saf tutarken, nasıl bir umut verebilirsiniz gençlere?
Her iki isim de olayın kamuoyuna yansımasının ardından açıklamalar yaptılar. Fatma Şahin, Twitter hesabından “Sonra aramızda konuştuk, ben düşüncelerimi söyledim” dedi. Yansıtmadığı için düşüncelerinin ne olduğunu bilemiyoruz tabii ki.
Gelelim Sarıkaya’ya… Sarıkaya tanınmış bir gazetecidir. Haberleri “söke söke” aldığı, meslektaşlarına “haber atlatmak” için pek çok yol denediği anlatılır. Hürriyet’ten Sabah’a, Habertürk’ten Ciner Medya’ya çeşitli kurumlarda gazetecilik, köşe yazarlığı yapmış, Ankara Temsilcisi olarak idari görevlerde bulunmuştur. Hâlihazırda Habertürk’ün Ankara Temsilcisi ve yazarı olarak görev yapmakta (idi).
Olayın ardından Sarıkaya da Twitter hesabından açıklamalarda bulundu. Şiddet uyguladığı İHA muhabiri Ahmet Demir’den olay sonrası özür dilediğini, olay “kamuoyuna yansıdığı için” şimdi de “İHA kameramanı Ahmet Demir’den, İHA Bölge Müdürü Orhan Akın’dan, olaya tanıklık eden Fatma Şahin’den ve kamuoyundan mazeretsiz özür dilediğini” bildirdi.
“Kamuoyuna yansımasaydı” muhtemelen dilenmeyecek ya da “yen içinde kalacak” olan özür bu olay içindi. Bunun da kabul edilecek bir yanı yok ya, peki, Sarıkaya hakkında arka arkaya gelen ifşalar ne olacak?
Çünkü videonun paylaşılmasının ardından, Sarıkaya ile ilgili; yıllarca birlikte çalıştığı insanlara psikolojik şiddet uyguladığı, eylemlerde polislere muhbirlik yaptığı gibi iddialar ardı ardına geldi.
Sarıkaya’nın bu tarifsiz, ölçüsüz tavrının bir bedeli olmalı.
Olayın ardından Diplomasi Muhabirleri Derneği, Ekonomi Muhabirleri Derneği, Parlamento Muhabirleri Derneği, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği ve Türkiye Haber Kameramanları Derneği ortak bir açıklama yaparak, “Muharrem Sarıkaya’nın bir basın emekçisi meslektaşımıza yaptığı, vicdana, ahlaka ve insan onuruna sığmayan hareketini şiddetle kınıyor, Muharrem Sarıkaya’yı bugün itibarı ile meslektaşımız ve gazeteci olarak tanımıyoruz” denildi.
Ahmet Demir de, Sarıkaya’dan davacı olacağını bildirdi.
Gazetecilik meslek etiği, gazetecilerin saldırganlığı, nefreti, şiddeti, ayrımcılığı haklı göstermekten kaçınmasını, tüm insanların haklarına ve insanlık onuruna saygı gösterilmesini gerektirmektedir. Gazeteci her hâl ve şartta şiddetin karşısındadır, karşısında olmalıdır. 5 gazeteci örgütünün ortak açıklaması bu anlamda çok önemli. Benzer olaylar da ifşa edilmeli, bedeller ödenmeli, tabir-i caizse “temizliğe” kapımızın önünden başlamalı.
Akşamın ilerleyen saatlerinde, Sarıkaya’nın Habertürk’teki görevinden alındığı haberi geldi. Önemlidir. Ama son bir soru; o görüntüler Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin’i de “zor durumda bırakmamış olsaydı” Sarıkaya görevinden alınacak mıydı? Ya da şöyle sormalı: Sarıkaya görevden alındı diye Fatma Şahin’in tepkisizliğini unutacak mıyız?