21.8 C
Ankara

Adını da yazsaydınız!

Paylaş:

“Adrese teslim kadro” ifadesi ne zaman günlük dilimize girdi, ne zaman bu kadar yaygınlaştı hatırlayan var mı?

Kabaca bir şeyler hatırlıyorum; kesin olarak emin olduğum şey ise AKP döneminde olduğu…

Mesela Ekşi Sözlük’te bu başlıktaki ilk “edit” 4.6.2011 tarihinde girilmiş. “Üniversitelerin aslında ilânın başına ‘biz bu kadroyu falancaya çıkardık, boşuna okumayın’ diye not düşmeleri gereken ilânlardır” deniyor. Yeterince açıklayıcı…

Hatırladıklarımın izini sürüyorum:

O zaman Yıldırım Beyazıt Üniversitesi yeni kurulmuştu (21 Temmuz 2010). 2011-2012 öğretim yılında da öğrenci almaya başlamıştı. Üniversite, aynı dönemde öğrenci almaya başlayan Tıp Fakültesi için Ocak ayında kadro ilanına çıktı. 33 akademik personel için çıkılan kadro ilanındaki kriterler Ankara Tabip Odası’nın (ATO) dikkatini çekti ve ATO yönetimi, ilandaki kriterlerin kişilere özel olduğunu kanıtlamak üzere enteresan bir şey yaptı: İlandaki kriterlerde özel olarak tarif edilen 32 kişinin adı noterde tasdik ettirildi. Tasdik ettirilen 31 ismin kadroya alındığının açıklanmasının ardından, ATO Ankara 5. İdare Mahkemesi’nde dava açmış, kısa süre sonra da atamaların yürütmesi durdurulmuştu.

Bu önemli konuyu o zamanki Akşam gazetesinde Dilek Gedik haberleştirmiş ve bu konu bir süre gazetede manşetten duyurulmuştu. Evet, o zamanlar böyle şeyler oluyordu. “Kişiye özel ilan”, “liyakatsiz atama”, “keyfi görevlendirme” ya da “görevden alma”; böyle şeyler haber, hatta manşet haber oluyordu.

Evet, ne diyordum? İşte bu “adrese teslim kadro” ifadesi, ATO’nun o zamanki açıklamasında ve Dilek Gedik’in 3.6.2011 tarihli haberinde çıkıyor ilk kez karşımıza.[1] [2] Sonra ne oldu? Sonra bu ifade dilimize pelesenk oldu.

AKP döneminde o kadar yaygınlaştı ki bu “adrese teslim kadro” işi, boyutunu şöyle bir kavrayıvermek için Google’a yazmak yeter.

“Üniversitelerde kişiye özel kadro işi yeni değil, hep vardı” diyenler olacaktır. Hatta, (bununla ilgili yorumlar da gördüm) “torpil yapmak için değil, hak eden kişiyi almak için ilana detay koymanın doğru olduğunu” savunanlar bile var.

Olabilir; ancak AKP döneminde bu konu üniversitelerde AKP kadrolaşması için, Türkiye’nin köklü üniversitelerinin gerici, liyakatsiz, yandaş kadrolarla doldurulması için deyim yerindeyse istismar edildi. Tabii ki bu durum beraberinde büyük tepkileri de getirdi zaman içinde.

Öyle ki, en sonunda Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK), 12.06.2018 tarihinde bir yönetmelik yayımlayarak, “ilanda sadece belirli bir adayı tanımlayan özel şartlara yer verilmez” hükmünü getirmek zorunda kaldı ve kadroya atanacak kişiyi tarif edecek şekilde özel koşullar konulmasının önünün kesilmesi amaçlandı.

Kesildi mi? Hayır. Niyet kadrolaşma olunca yönetmeliği kim takar tabii…

Yeni bir örneği geçtiğimiz birkaç gün içinde yaşadık. Ankara Üniversitesi Rektörlüğü, üniversiteye bağlı 20 fakültede 62 akademik kadro için 30 Aralık 2022 tarihinde Resmi Gazete’de ilan verdi.[3] Başvuru süresi 16 Ocak 2023’te sona erecek bu kadroların bir kısmının Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nden sonra Tıp Fakültesi’nde de bölümlerin talebi olmaksızın ilân edildiği ortaya çıktı. Muhtemelen başka fakültelerde de benzer durum söz konusu.

Kadrolar Resmi Gazete’de yayımlanınca görüldü ki; Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde kadın hastalıkları ve doğum, üroloji ve acil tıp anabilim dallarında profesör, doçent ve doktor öğretim üyesi kadroları anabilim dalının talebi olmaksızın ilân edilmişti. Söz konusu anabilim dallarının öğretim üyeleri de kadro ilânlarından ancak Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra haberdar olabildiler.

Sözü edilen kadrolar için tanımlanan kriterler ise yine bir “adrese teslim kadro” tablosu ortaya çıkarıyor ve bu kadrolara alınacak isimlerin Rektör Prof. Necdet Ünüvar tarafından önceden belirlenip belirlenmediği sorusunu akıllara getiriyor.

Bilenler bilir; akademik kadro ilanlarında yaygın uygulama, anabilim dalının ihtiyacına göre ve ilgili akademik kurulun kararıyla ilan verilmesi şeklindedir. Akademik kadroların henüz oluşmadığı yeni kurulan üniversitelerde kadrolar rektörlük tarafından ilân edilebilir. Ancak Ankara Üniversitesi gibi köklü üniversitelerde bu uygulama tamamen kadrolaşmanın bir aracı olarak kullanılıyor ve tepeden inmeci, antidemokratik bir yaklaşım olduğu için ayrıca tepki çekiyor.

İlân edilen kadrolardaki kriterlere bakınca insan şöyle söylemeden edemiyor: Ne yönetmelik, ne usul, ne kural, ne hukuk tanıyorsunuz. Niye tarif edeceğiz diye bu kadar uğraşıyorsunuz? Kimi atayacaksanız adını yazın bari.

[1] https://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/noter-tasdikli-torpil-kadrosu-haberi-43207

[2] https://www.aksam.com.tr/guncel/sinavsiz-ilansiz-rektor-oldular–45345h/haber-45345

[3] https://www.resmigazete.gov.tr/ilanlar/eskiilanlar/2022/12/20221230-4-17.pdf

━ bu yazardan

Saç teli

İnsanın canını çok yakan konularda konuşması da yazması da zor. Aslında çok...

Ankara’dan uzakta

9 yaşındaki oğlumun peşinde okul benim, spor senin, müzik hepimizin diyerek oradan...

Maymun çiçeği ve Hıfzısıhha’nın anlamı

“Evet, sayın yolcular, salgınlar çağının yeni (ara) durağı Maymun Çiçeği’ne hoş geldiniz!...

‘Şarkımızı ayakta söyleyeceğiz, zafer halkın olacak’

Şilili efsanevi müzik grubu İnti-İllimani Histórico, iki yıl önce pandemi nedeniyle ertelenen...

Camus’sal sağlık, bir imza, bir miting

Sağlık kamusal bir meseledir. Sağlığın bireysel olarak algılanmasına, toplumda öyle algılanması için...

Serbest gezen COVID dönemi

Pandemide içinde bulunduğumuz dönemin adını açıklıyorum naçizane: Serbest gezen COVID dönemi. “Tespit”imin esinini...

Derinde büyüyen sorun: COVID-19’un çocuklar üzerindeki etkisi

Belki, 10 yaşında bir çocuk sahibi olmanın verdiği “seçici algı” etkisidir bilemiyorum....

Sağlık Bakanlığı ‘ringlerden’ çekilirken

Twitleriyle meşhur Sağlık Bakanımız uzunca bir aradan sonra kameralar karşısına çıktı. Çıkmadan...

Pandemiyi usul usul ‘boşlayalım’ mı?

Üçüncü yılına girdiğimiz COVID-19 pandemisinde dünya çapında toplam vaka sayısı (13 Şubat...

Bende bir şey yok kanka!

Sınıf öksürük, hapşırık ve burun çekme sesinden geçilmiyordu. 10. sınıf öğrencisi A....

Güle güle CS-2, hoş geldin CS-3

Belki de miladi takvimin sonuna gelmişizdir artık! Öyle ya, COVID-19 pandemisiyle beraber...

Gazeteci şiddetin karşısındadır!

Klasik bir yazı girişi olacak belki ama bambaşka bir konuda yazacaktım aslında....

━ son bir haftada

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz