11.1 C
Ankara

3 Aralık Dünya Engelliler Günü Kutlanabilir mi?

Paylaş:

Merhaba,

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1981-1991 yılları arasını “Dünya Engelliler On Yılı”; bu on yıl içerisinde 10-16 Mayıs tarihleri arasındaki süreyi “Sakatlar Haftası” olarak ilan etmiş; on yıllık bir eylem planı hazırlamıştı. Bu on yıl içerisinde devletler sakatlık konusunu gündemlerine alacaklar; farkındalık çalışmaları yapacaklar; yasal mevzuatlarında engelliler için düzenlemelere yer vereceklerdi.

Bu eylem planı, alanda önemli bir canlanma meydana getirdi. Ülkelerin kamuoylarında ve siyaset kurumlarında sakatlık sorununun niteliği ve boyutlarına ilişkin bir farkındalık oluştu. Birçok ülke kapsamlı mevzuat çalışmaları yaptı. Anglosakson ülkelerinde engelliliğe dayalı ayrımcılık karşıtı yasalar yürürlüğe girerken Kıta Avrupası ülkeleri, çeşitli yasalarda değişiklikler gerçekleştirdi ve engellilere ilişkin özel yasaları yürürlüğe koydu.

Türkiye işe, 1981 yılında Sakatlar Milli Koordinasyon Kurulu’nu oluşturarak başladı. Belli başlı devlet kuruluşlarının temsilcilerinden meydana gelen Koordinasyon Kurulu’nda, tek bir sivil toplum temsilcisi bile yoktu. Devlet, her konuda olduğu gibi, “bu sorunu sadece ben bilirim” diyordu. Çalışmalarını, dönemin Çalışma Bakanı Sn. Mustafa Kalemli’nin başkanlığında yürüten koordinasyon Kurulu, arada bir toplanıp dağılmanın dışında ciddi hiçbir iş yapmadı. Hatta, daha önce sakatlar gelir vergisinden bütünüyle bağışık iken, onları kademeli olarak vergiye tabi tutan ve bunu sakatlara yeni bir hak veriliyormuş gibi kamuoyuna sunan 12 Eylül cuntasının bu tutumuna bile karşı koyamadı. Özetle Sakatlar Milli Koordinasyon Kurulu ölü doğmuştu.

İmdada yine sivil toplum yetişti. H.Ü. Sosyal Hizmetler Akademisi, TÜRK-İŞ ve Türkiye Sakatlar Derneği işbirliğiyle 1981 yılı Şubat ayında Ankara’da üç gün süren bir sempozyum gerçekleştirildi. Bu sempozyumda sakatlık sorununun toplumsal niteliğine vurgu yapılırken, sorunun çeşitli boyutları tartışıldı; sağlık, çalışma, eğitim ve sosyal güvenlik gibi sorunlara ilişkin bir dizi çözüm önerisi kabul edildi. Tarihin cilvesine bakın ki, Sempozyumun açılışında konuşma yapan dönemin Sağlık Bakanı, sakatlığın bir mukadderat olduğunu söyledi.

Dünya Sakatlar On Yılı 1991 yılında sona ererken, Türkiye Sakatlar için bir arpa boyu yol kat etmemişti. BM Genel Kurulu, Sakatlar Haftasını kaldırarak 3 Aralık gününü “Dünya Sakatlar Günü” olarak ilan etti. Ama Türkiyeli engelli örgütleri, sakatlık sorununu kamuoyuna ve siyaset kurumuna mal etmek için hem 10-16 Mayıs arasındaki Sakatlar Haftasını, hem de 3 Aralık Dünya Sakatlar Gününü değerlendirdiler. Altı Nokta Körler Derneği öncülüğünde oluşturulan Demokratik Kör Dernekleri Birliği, 9 Mayıs 1991 günü 400 kişilik bir kalabalıkla TBMM’ye bir çıkarma yaptı. Gurup salonlarını dolaşarak, hazırlamış oldu demokratik, kapsamlı ve bütünlüklü “Özürlüler Yasa Taslağı”nı siyasi parti yöneticilerine elden teslim etti. Kürsülerden yüksek sesle taleplerini dile getirdi. Bu eylem engelli hakları mücadelesinde bir milattır. Zira ilk kez o yıl 15 Ekim Günü yapılan genel seçimlerde siyasi partiler, engelliler için programlar yayınlamaya, taahhütlerde bulunmaya ve engelli milletvekili adayı göstermeye başladılar

Daha sonraki yıllarda demokratik hak arama mücadelesi devam etti. Onlarca kitlesel basın açıklaması, oturma eylemleri, Anıtkabir’den Başbakanlığa yürüyüşler, açlık grevleri, imza kampanyaları gerçekleştirildi. Ta ki, 2005 yılı Temmuz ayına dek. 2 Temmuz 2005 tarihinde 5378 sayılı Engelliler Kanunu, alandaki sivil toplum örgütlerinin baskısıyla TBMM’deki siyasal partilerin oybirliğiyle kabul edildi.

2013 yılına kadar engelli haklarında bazı ilerlemeler meydana geldi. Engelli aylıklarında artışlar oldu. Evde bakım hizmetinin kapsamı genişledi. Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri’nin ve öğrencilerinin sayısı hızla arttı. Körlerin, kâbusa dönen iki tanık uygulaması önemli oranda çözümlendi.

Fakat, 2013 yılından itibaren bir duraklama ve daha sonra bir gerileme dönemine tanık oluyoruz. Ak- Parti hükümetleri, engelli haklarından sosyal yardım nitelikte olanlarına ilgi duydu. Hak anlayışının yerini, engellileri merhamet nesnesi olarak gören bir zihniyet egemen oldu. Engelli aylıklarının ve evde bakım ücretlerinin ödenmesinde, engellinin kendi fiili geliri yerine, “hane içinde fert başına düşen gelir” kriterine dönülerek pek çok engellinin aylıkları ve ücretleri kesildi. Noterler iki tanık uygulamasına geri döndü. Erişilebilirlikle ilgili yasaların uygulaması, üçer dörder yıl ertelenerek işlevsizleştirildi. Devlet yetkililerinin ağzından engellileri küçümseyen ve dışlayan sözlere sıkça rastlanır oldu. Giderek Ak-Parti, engellilik sorununu hemen hemen bütünüyle gündeminden çıkardı.

En son TBMM Komisyon görüşmelerinde benimsenen 2023 yılı bütçe teklifinde engellilere ayrılan payın düşüklüğü dikkat çekiyor. Bu yılın Aralık ayında TBMM Genel Kurulunda karara bağlanarak 1 Ocak 2023 itibarıyla yürürlüğe girecek olan bütçe teklifinde 2022 yılı bütçesinde % 1,2 düzeyinde olan Engellilerin Toplumsal Hayata Katılımı ve Özel Eğitim Programına ayrılan payın, 2023 ve 2024 bütçelerinde artmaksızın aynı kalması, 2025 bütçesinde ise, % 1,3’e çıkarılması öngörülüyor. 2023 yılında 4 milyar 808 milyon TL’nin üzerindeki toplam bütçenin ancak 58 milyara yıkının engelliler kullanılması teklif ediliyor. Oysa engelli nüfusun toplam nüfusun % 10’undan fazla olduğu biliniyor. Bu yaklaşım, açıkça engellilere yönelik negatif bir ayrımcılık yapıldığı anlamına geliyor.

Öte yandan bütçe teklifine göre 2025 yılı sonuna kadar sadece 4350 engellinin kamu personeli olarak atanması öngörülüyor. Oysa iş bekleyen yüzbinlerce işsiz engelli var.

Kamu bütçesi, kamudan elde edilen kaynakların nüfusu oluşturan toplum kesimlerine göre dağılımını gösteren bir ayna niteliğindedir. Bu durumda 2023 yılı bütçesinin nüfusa oranı % 10’un üzerinde olduğu kabul edilen engellilere hak ettikleri payı vermediği anlaşılıyor. 2023 yılı bütçesini, bir başka yazımda engelliler açısından ayrıntılarıyla ele alacağım.

Bu tablo karşısında şimdi soruyorum:3 Aralık Dünya Engelliler Günü ülkemiz engellileri tarafından kutlanabilir mi? Dostça kalın.

Yazar hakkında:

Turhan İçli Kimdir: 1955 yılında Sivas’ta doğdu. 10 yaşında geçirdiği kaza sonucu kör oldu. ODTÜ Sosyoloji ve A.Ü. Hukuk Fakültesini bitirdi. Yüksek lisansını A.Ü. Sosyal Hizmet Bölümünde yaptı. 1974’ten beri örgütte engelli hakları mücadelesi içerisinde yer aldı. Altı Nokta Körler Derneği, Türkiye Körler Federasyonu ve Engelliler Konfederasyonu başkanlıkları yaptı. 15 yaşından itibaren sosyalist hareket içerisinde yer aldı. 12 Eylül zindanlarında yattı, işkenceli sorgulardan geçti. İki sosyalist partinin merkez komitesi ve CHP Parti Meclisi Üyesi oldu. Siyaset ve engelli hakları konusunda yüzlerce makalesi, araştırmaları ve 2 kitabı bulunuyor. Halen arabuluculuk ve serbest avukatlık yapıyor.

Turhan İçli
Turhan İçli
1955 yılında Sivas’ta doğdu. 10 yaşında geçirdiği kaza sonucu kör oldu. ODTÜ Sosyoloji ve A.Ü. Hukuk Fakültesini bitirdi. Yüksek lisansını A.Ü. Sosyal Hizmet Bölümünde yaptı. 1974’ten beri örgütte engelli hakları mücadelesi içerisinde yer aldı. Altı Nokta Körler Derneği, Türkiye Körler Federasyonu ve Engelliler Konfederasyonu başkanlıkları yaptı. 15 yaşından itibaren sosyalist hareket içerisinde yer aldı. 12 Eylül zindanlarında yattı, işkenceli sorgulardan geçti. İki sosyalist partinin merkez komitesi ve CHP Parti Meclisi Üyesi oldu. Siyaset ve engelli hakları konusunda yüzlerce makalesi, araştırmaları ve 2 kitabı bulunuyor. Halen arabuluculuk ve serbest avukatlık yapıyor.

━ bu yazardan

İmamoğlu Kararının anlamı: ‘Şaşkın Ördek Sendromu’

Merhaba, bu yazımda Sn. İmamoğlu için verilen hapis ve siyaset yasağı kararını...

Bakalım, Türkiye Noterler Birliği Yasaları Çiğnemeye Devam Edecek mi?

Merhaba, Bu köşede yayımlanan “Türkiye Noterler Birliği, Tüm Dünyaya Meydan Okuyor” başlıklı yazımda,...

Ektiğimiz Tohumlar Meyvelerini Veriyor

Merhaba, Bu yazımda sizlere Ankara’da yapılan anlamlı ve göğüs kabartıcı bir ödül töreninden...

Son terör eyleminin düşündürdükleri

13 Kasım günü İstiklal Caddesinde meydana gelen terör eylemi, toplumumuzda büyük bir...

Güç Odaklı Paradigmadan İnsan Odaklı Paradigmaya Geçiş

Merhaba, bu yazımda insanlık tarihi içerisinde güç ilişkileri bağlamında paradigma değişiklerine dikkat...

Türkiye Noterler Birliği körlerin imza sorunu hakkında dünyaya meydan okuyor

Yazıma neden böyle bir başlık attım? Zira, 17 yıldan beri körlerin imzalarının...

Sakatlık tanımına ilişkin bakış açımızı değiştirmeliyiz

Ülkemizin, sakatlık ve sakatlar konusundaki bakış açısını, köklü bir eleştiriye tabi tutmaya...

Başta Altılı Masa olmak üzere tüm muhalefet bloklarına sesleniyorum: Türkiye’yi yeniden inşa sürecinde engellileri göz ardı etmeyin!

AK-PARTİ hükümetleri döneminde, özellikle 5378 sayılı Engelliler Kanunu’nun yürürlüğe konulduğu 2005 yılından...

Ak-Parti, İktidarını Yirmi Yıldır Ne Sayede Sürdürebiliyor?

Ak-Parti, çok partili siyasal yaşama geçtikten sonra iktidarda kalabilen en uzun ömürlü...

Yoksulluk ve sakatlığın ortak toplumsal niteliği

Bu yazımda yoksulluk ve sakatlığın ilişkilerini ve ortak niteliğini ele almak istiyorum. Konumuz...

Engellilerin Siyasal Yaşama Katılma Haklarının Hukuksal Dayanakları Nelerdir?

Tüm yurttaşların yasaların yapımına ve devlet yönetimine katılma haklarını düzenleyen ilk belge...

Engellilerin siyasal katılma hakkını sınırlandıran etmenler nelerdir?

Gelir, meslek, eğitim, cinsiyet, yerleşme biçimi, göç, yaş ve sınıfsal konum gibi...

━ son bir haftada

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz