16.2 C
Ankara

Ak-Parti, İktidarını Yirmi Yıldır Ne Sayede Sürdürebiliyor?

Paylaş:

Ak-Parti, çok partili siyasal yaşama geçtikten sonra iktidarda kalabilen en uzun ömürlü parti. İktidara geldiği 2002 yılından bu yana 13 seçim kazandı. Oylarını yüzde 50’ye dek çıkarmayı başardı. 2015 yılındaki genel seçimlerde ve 2018 yılındaki yerel seçimlerde bir miktar tökezledi ise de, kamuoyu yoklamalarına göre hala hatırı sayılır bir oy potansiyeline sahip.

Şimdi soru şu: Ak-Parti bu başarısını neye borçlu? Bir başka anlatımla yirmi yıldır iktidarını ne sayede sürdürebiliyor?

Ben bu yazımda derin bir sosyolojik analiz yapacak değilim. Ama çıplak gözle görünebilir gerçekleri ortaya koyacağım.

Bazı çevreler Ak-Partinin bir Amerikan projesi olduğunu ve ABD’nin desteği sayesinde iktidarda kalabildiğini ileri sürüyor. Doğrudur; Ak-Parti bir Amerikan projesidir. Çeşitli araştırmacıların ayrıntılarıyla ortaya koyduğu gibi, ABD’nin beyin tröstleri tarafından projelendirilmiş ve derin siyasal mahfillerde şekillendirilmiştir. Maddi ve manevi bütün olanaklar onun hizmetine sunulmuş; hatta Ak-Parti genel başkanı, Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanlığına atanmıştır. Ak-Parti, AB ülkeleri tarafından da açık destek görmüş; genel başkanı, yakın geçmişe dek “Modası Geçmiş” Atatürkçülüğe karşı bütün ezberleri bozan ve vesayet kurumlarını yerle bir eden “büyük demokrat lider” olarak ilan edilmiştir.

Ama bana göre bütün bunlar tek başına, Ak-Partinin yüksek oy potansiyelini korumasının nedenlerini açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Zira Ak-Parti, ABD ve AB’nin desteğini yitirdikten sonra da yüksek oy potansiyelini korumaya devam etmiş; hatta lideri, büyük kitlelerce bütün dünyaya kafa tutan “anti-emperyalist lider” olarak algılanmıştır.

Ak-Partinin bir tarikatlar ve cemaatler koalisyonu olduğu da doğrudur. Bu sayede etkisini, memleketin en ücra köşelerine dek yayabilmekte; kitlelerin nabzını tutabilmektedir. Ama bu gerçek de, tek başına yukardaki sorunun yanıtını oluşturmakta yetersiz kalmaktadır. Zira, ülkemizde tarikat ve cemaatlerin kontrol edebildiği insan sayısı birkaç milyonu geçmemektedir. Üstelik, 8-9 yıldan beri Ak-Parti ile Gülen cemaati arasındaki koalisyon bozulmuş; tarikatlar arası iktidar savaşı iyiden iyiye kızışmıştır. Buna rağmen Ak-Parti belirli bir oy potansiyelini korumaya devam etmektedir.

Sözü daha fazla uzatmadan anlatacağım konuya gelmek istiyorum.

Türkiye nüfusunun yaklaşık dörtte üçü seçmen. Bu, 60 milyondan fazla yurttaşın oy kullanma hakkına sahip olduğu anlamına geliyor.

Türkiye nüfusu 85 milyon dolayında. Bazı araştırmaların ortaya koyduğuna göre bu nüfusun yüzde 12’si engelli. Buna göre ülkemizde 10 milyon dolayında engelli yurttaşın yaşadığını varsayabiliriz. Bu kitlenin 7.5 milyonu seçmen. Aileleriyle birlikte bu sayı 25-30 milyonu buluyor.

Yıllardan beri halkımızın yoksulluk ve açlık sınırı rakamlarını açıklayan TÜRK-İŞ, 2022 Eylül sonu itibarıyla dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırını 23.600 TL., açlık sınırını ise,c7.245 TL. olarak veriyor. (turkis.org.tr) Tüketici Hakları Derneği, bu rakamlardan yola çıkarak Eylül ayı sonu itibarıyla nüfusumuzun yüzde 54’ünün yani 45 .9 milyon insanımızın açlık sınırının altında, yüzde 42’sinin yani 35.7 milyon insanımızın yoksulluk sınırının altında yaşadığını tespit ediyor. Buna göre nüfusumuzun yüzde 81.6’sı yoksul. (tuketicihaklari.org.tr)

Bu tablo, Ak-Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılında böyle değildi kuşkusuz. Ama yoksullarımız yine de Türkiye nüfusunun yarısından az değildi. Ak-Parti bu gerçeği her zaman tespit etti ve akılda tuttu. İktidara geldiği belediyelerde ve daha sonra hükümette izlediği Politikaları buna göre oluşturdu: dini bayramlarda otobüslerin ücretsiz olması, yoksul semtlerde bol bol gıda paketlerinin dağıtılması, ücretsiz yemekli konserler, yaşlı, engelli ve dul aylıkları, evde bakım hizmetlerinin uygulamaya konulması ve yaygınlaştırılması vb.

2020 yılı sonu itibarıyla 720 bine yakın kişi birinci ya da ikinci derece engelli aylığı almaktadır. Bu aylık, birinci derece engelli için 1.687 TL., ikinci derece engelli için 1.124 TL düzeyindedir. Evde bakım hizmetinden yararlanan engelli sayısı 2021 yılı sonu itibarıyla 535 bin kişi olup engelliye bakım hizmeti sunan kişilere, net 3.340 TL. aylık ücret ödenmektedir. Üstelik, bu aylık ve ücretlerin ödenmesi, her ne ad ve nam altında olursa olsun, her hangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan gelir ya da aylık almama, her hangi bir işte çalışmama ve nafaka bağlanmış olmama koşuluna bağlanmıştır.

Bu durumda engelli aylığından ve evde bakım hizmetinden yararlananların açlık sınırının bile altında gelir sahibi oldukları ortaya çıkmaktadır. Yoksulların en dezavantajlı, en eğitimsiz, en dindar ve en fazla ötekileştirilmiş kesimini oluşturan bu kitle, Ak-Parti hükümetlerinin sosyal yardım politikalarına bağımlı hale gelmiştir. Bu bağımlılık onlarda Ak-Partiye karşı yoğun bir minnet borcu yaratmış; onları Ak-Partinin oy deposuna dönüştürmüştür. Bu sadık seçmen kitlesine, engelli olmayan yoksul kitlelerinin büyük bölümünü de eklemek gerekir.

İşte bu yüzden, Ak-Partinin değişmez genel başkanı, engelli ve yoksul kitlelerinin desteğine dayanarak toplumun eğitimli, çağdaş ve dinamik kesimleriyle pervasızca kavga edebilmekte; Atatürk Cumhuriyeti değerleriyle hesaplaşabilmektedir. Yine bu yüzden, engellilerin ve yoksulların gönlünü ve oylarını almak, tek adam rejimine son vermek istiyorlarsa, Altılı Masa ve diğer muhalefet blokları, bu kitlelere yönelik güçlü ve inandırıcı sosyal politikalar oluşturmalı; onlara dokunmanın yollarını aramalıdırlar.

Dostça kalın.

Yazar hakkında:

Turhan İçli Kimdir (Turhan.icli@gmail.com): 1955 yılında Sivas’ta doğdu. 10 yaşında geçirdiği kaza sonucu kör oldu. ODTÜ Sosyoloji ve A.Ü. Hukuk Fakültesini bitirdi. Yüksek lisansını A.Ü. Sosyal Hizmet Bölümünde yaptı. 1974’ten beri örgütte engelli hakları mücadelesi içerisinde yer aldı. Altı Nokta Körler Derneği, Türkiye Körler Federasyonu ve Engelliler Konfederasyonu başkanlıkları yaptı. 15 yaşından itibaren sosyalist hareket içerisinde yer aldı. 12 Eylül zindanlarında yattı, işkenceli sorgulardan geçti. İki sosyalist partinin merkez komitesi ve CHP Parti Meclisi Üyesi oldu. Siyaset ve engelli hakları konusunda yüzlerce makalesi, araştırmaları ve 2 kitabı bulunuyor. Halen arabuluculuk ve serbest avukatlık yapıyor.

Turhan İçli
Turhan İçli
1955 yılında Sivas’ta doğdu. 10 yaşında geçirdiği kaza sonucu kör oldu. ODTÜ Sosyoloji ve A.Ü. Hukuk Fakültesini bitirdi. Yüksek lisansını A.Ü. Sosyal Hizmet Bölümünde yaptı. 1974’ten beri örgütte engelli hakları mücadelesi içerisinde yer aldı. Altı Nokta Körler Derneği, Türkiye Körler Federasyonu ve Engelliler Konfederasyonu başkanlıkları yaptı. 15 yaşından itibaren sosyalist hareket içerisinde yer aldı. 12 Eylül zindanlarında yattı, işkenceli sorgulardan geçti. İki sosyalist partinin merkez komitesi ve CHP Parti Meclisi Üyesi oldu. Siyaset ve engelli hakları konusunda yüzlerce makalesi, araştırmaları ve 2 kitabı bulunuyor. Halen arabuluculuk ve serbest avukatlık yapıyor.

━ bu yazardan

İmamoğlu Kararının anlamı: ‘Şaşkın Ördek Sendromu’

Merhaba, bu yazımda Sn. İmamoğlu için verilen hapis ve siyaset yasağı kararını...

Bakalım, Türkiye Noterler Birliği Yasaları Çiğnemeye Devam Edecek mi?

Merhaba, Bu köşede yayımlanan “Türkiye Noterler Birliği, Tüm Dünyaya Meydan Okuyor” başlıklı yazımda,...

3 Aralık Dünya Engelliler Günü Kutlanabilir mi?

Merhaba, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1981-1991 yılları arasını “Dünya Engelliler On Yılı”; bu...

Ektiğimiz Tohumlar Meyvelerini Veriyor

Merhaba, Bu yazımda sizlere Ankara’da yapılan anlamlı ve göğüs kabartıcı bir ödül töreninden...

Son terör eyleminin düşündürdükleri

13 Kasım günü İstiklal Caddesinde meydana gelen terör eylemi, toplumumuzda büyük bir...

Güç Odaklı Paradigmadan İnsan Odaklı Paradigmaya Geçiş

Merhaba, bu yazımda insanlık tarihi içerisinde güç ilişkileri bağlamında paradigma değişiklerine dikkat...

Türkiye Noterler Birliği körlerin imza sorunu hakkında dünyaya meydan okuyor

Yazıma neden böyle bir başlık attım? Zira, 17 yıldan beri körlerin imzalarının...

Sakatlık tanımına ilişkin bakış açımızı değiştirmeliyiz

Ülkemizin, sakatlık ve sakatlar konusundaki bakış açısını, köklü bir eleştiriye tabi tutmaya...

Başta Altılı Masa olmak üzere tüm muhalefet bloklarına sesleniyorum: Türkiye’yi yeniden inşa sürecinde engellileri göz ardı etmeyin!

AK-PARTİ hükümetleri döneminde, özellikle 5378 sayılı Engelliler Kanunu’nun yürürlüğe konulduğu 2005 yılından...

Yoksulluk ve sakatlığın ortak toplumsal niteliği

Bu yazımda yoksulluk ve sakatlığın ilişkilerini ve ortak niteliğini ele almak istiyorum. Konumuz...

Engellilerin Siyasal Yaşama Katılma Haklarının Hukuksal Dayanakları Nelerdir?

Tüm yurttaşların yasaların yapımına ve devlet yönetimine katılma haklarını düzenleyen ilk belge...

Engellilerin siyasal katılma hakkını sınırlandıran etmenler nelerdir?

Gelir, meslek, eğitim, cinsiyet, yerleşme biçimi, göç, yaş ve sınıfsal konum gibi...

━ son bir haftada

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz