21.5 C
Ankara

‘Kırk katır mı, kırk satır mı?’

Paylaş:

Doğrudur. Politikada eğer ağzınızdan çıkanları hesap edemiyorsanız, çuvallamaya başlamışsınız demektir.

Ve hele aydınlığa bu kadar aç olduğumuz süreçte bu çıkışlar, bel bağlanan muhalefettense şüphesiz daha risklidir. Fakat eleştiri ve özeleştiri mekanizması da son derece ince nüanslar içerir…

Karşıdakini yerle yeksan eden, iradesini zedeleyen eleştiri kültürünü düstur edinenler, yaşadıkları coğrafya iklimini unutup, bu yok etme üzerine inşa edilen kültürün günü saati geldiğinde topluma da dokunmayacağını mı sanıyorlar?

Ne oldu?

Son bir ayda, muhalefet içinde kendisine biçilen misyonla değil, kendi kendine biçtiği misyonla davrananların yaptığı bir kaç sağlıksız tutumsal çıkış yüzünden, “geliyor gelmekte olan” derken, oluyor olacak denilerek yine yeniden bir “hızlandırılmış” seçim yaşayıp oldubittiye mi geleceğiz?

Bu toplumun kodları “sağ çeker” diyerek yine mi kabul edeceğiz?

Son yerel seçimlerde oy veren, ısrarlı dirence sahip milyonların anlamlı olduğu kadar değerli kazanımlarını silip unutacak mıyız?

Son derece daraltılmış meşru alanda, tüm olanakları kendilerine kullanan muktedirlere karşı verilen mücadeleleri “değersiz” görüp çöpe mi atacağız?

Sol ve sosyal demokrasiyi ilke edinmiş, tüm çabalarını “insan hak ve özgürlüklerini” sahiplenmeye adamış, bu uğurda; baskılar, gözaltılar, tutuklamalar arasında “ateş çemberi” içine hapsedilmiş ama yine de dirençten düşmemiş bu insanların bedel ödeyerek elde ettiklerinin üzerine çizgi mi çekeceğiz?

Farklı sınıflardan, katmanlardan insanların gücüyle birleştirilerek kazanılanları yakacak mıyız?

Başka insanların hayatları ve yaşamın adilce devamı için; kaygı duyan, eşitlikçi, insandan yana olanların emeklerini muhafaza etmeyecek miyiz?

Korkunun, yasakların, sert bir otokratlığın hakim olduğu atmosferde, hukuksuzluğun ve karanlığın içinde adeta distopyayı yaşarken ve tekliğin gücüyle; yaratılan ve yaşatılan bunca baskıya rağmen, hemen yanı başımızda belirmiş ışığı, eleştiri adı altında sürekli kendimizden olana vurarak elimizin tersiyle itecek miyiz?

Tüm ülke kaynaklarını tek elde toplayıp, erklerinin devamı için kullananlara ve uluslararası yaşanan “Pandemi” gibi şiddetli soruna rağmen, ortaya koydukları sinerji ve enerjiyle toplumun yaralarına dokunup, saranların başarılarını görmeyecek miyiz?

Ve son bir yılda asla bir araya gelmez, getirilemez denilenleri bir araya getirmekle kalmayıp, halk tabanında umut yeşertip, güven tazeleyenleri bir çırpıda silkeleyecek miyiz?

Eleştirelim, eleştirelim ama 6’lı masanın en büyük ayağı ve ülkenin ana muhalefet partisi olan CHP’nin damarlarına nüfuz edecek kadar bıçağı batırmayalım. Zifiri bir karanlıktan araladıkları ışığın kapısını kapatmayalım…

Her bir şeyi unutsanız da; büyük çoğunluğu yoksulluk içinde kıvranırken, doymak bilmez bir avuç insanın tüm kaynakları sömürmesine izin verilen yerde ne huzur ne de mutluluk olur…

Ve unutmayın ki gücü elinde bulunduranlar ne kadar haksız olursalar olsunlar, onları haklı gösterecek bir yargıç bulurlar…

Ama yine unutmayalım ki, her ne kadar küresel ortamlarda seçimler büyük dönüşümler getirmese de, anlamlı bir ışığı beraberinde getirir. Biraz nefes almak hepimizin hakkı değil midir?

İşte tam da bu noktada vazgeçmeyelim. Zira, toplumsal haklılıktan ve toplum yargıcından daha büyük bir güç yoktur…

Evet, doğrudur; Hak edilmemiş devasa yüklerimiz var ama pes etmeyelim…

Ki zaten popülist, aşırı sağ ve otoriter tutumlar “demokrasiyi” riske attığında, muhalif siyasetçiler farklılıkları bir kenara bırakıp geniş bir koalisyon oluşturmak zorundadır..

Şimdi; asla bir araya gelmez denilenleri bir araya getirerek, farklılıkları “aydınlık” yarınlar için bir masada toplayanları bu kadar kolay harcamayalım…

Zira sondan bir önceki duraktayız ve içinde bulunduğumuz süreç “kırk katır mı, kırk satır mı?” çıkmazının içine hapsolmuşken, hiç birimizin ufukta beliren ışığı harcama lüksü yok.

Yazar hakkında:

Safiye Özşener kimdir: 1969 Van’ da doğdu. İlk okulu Adana’da, Orta ve Lise eğitimini Van’da tamamladı. Halen, İstanbul Üniversitesi’nde öğrenci. 1986-1989’da Adana’da Sabah’ta gazeteciliğe başladı. 1989-1990’da yine Adana’da Günaydın Gazetesi’nde çalıştı. 1990-1993’de Ankara, İlçe Belediyesinde Basın Danışmanlığı yaptı. 1993’de Kamu Kurumunda çalıştı. KESK/BES Sendikası İş yeri temsilciliği yaptı. Çeşitli dergi ve interaktif gazetelerde, makale ve köşe yazarı olarak mesleğe devam etti. Aynı zamanda “Şarap Rengi Bir Zaman” adlı şiir ve Diyalektiğin Kanatsız Kuşu adlı bir öykü kitabı bulunan Safiye Özşener, bir çocuk annesidir.

Safiye Özşener
Safiye Özşener
1969 Van’ da doğdu. İlk okulu Adana’da, Orta ve Lise eğitimini Van’da tamamladı. Halen, İstanbul Üniversitesi’nde öğrenci. 1986-1989’da Adana’da Sabah’ta gazeteciliğe başladı. 1989-1990’da yine Adana’da Günaydın Gazetesi’nde çalıştı. 1990-1993’de Ankara, İlçe Belediyesinde Basın Danışmanlığı yaptı. 1993’de Kamu Kurumunda çalıştı. KESK/BES Sendikası İş yeri temsilciliği yaptı. Çeşitli dergi ve interaktif gazetelerde, makale ve köşe yazarı olarak mesleğe devam etti. Aynı zamanda “Şarap Rengi Bir Zaman” adlı şiir ve Diyalektiğin Kanatsız Kuşu adlı bir öykü kitabı bulunan Safiye Özşener, bir çocuk annesidir.

━ bu yazardan

Gazoz kapağı

Ülkece öyle bir hale geldik ki, kendi yaptığı Labyrinthos’tan çıkamayan Daidalos gibiyiz. Verdik ya bir kere Sarı öküzü, vermelerin; “yetmez ama evet”, “anayasaya aykırı ama...

Never again (Bir daha asla)

Bireysel ve toplumsal acılar gece nöbetleri içinde boğuluyor, karanlık içinde oturmuş ışığı bekliyoruz. Ve fakat tam da burada tıkanıyoruz. Kimsenin; duymadığı, duysa kulak arkasına salladığı,...

Irak yerin davulu koygun öter

Hayatımızın tam ortasında, dizginsiz bir zulmün yanında, dizginsiz inkârlar, yalanlar fırtınası var… Hep...

Du bakali n’olcek hal-i pür melalinden çıkmak gerek

Memleketi temelinden sallayan bir ekonomik açmaz var ve 21 yıldır bu açmazın...

3 Aralık

3 Aralık Benim Doğum Günüm. 3 Aralık 2022’yi umutla bekliyorum.. Bu hafta biraz ben,...

İnsan umutsuzluktan umut üretir sevgili Mabet Ağacı…

Yoğun umutsuzluğun sarıp sarmaladığı zamanlardayız. Öyle ki, her yerde görmek mümkün tükenmişliği. Geçenlerde...

Allah’ın Askerleri

Çocuk işçiliği sorunu, geçmişten bugüne süregelen tüm dünyanın temel sorunlarından birisi. Her ne...

Kendi kör noktalarımızdan çıkıp, hatalarımızı görme zamanı

Ülkenin dinamik toplumuyla neden anlamlı bir iletişim kuramıyoruz? Neden herkes kendi yaptığını tek...

Öksüz oğlan misali, kendi göbeğini kendin keseceksin…

Ufukta seçim var, kış gelmiş kapıya, vatandaşın evinde ateş var. Ama memlekette...

Akılsız dostun iyiliğinden bile korkmalı…

“Bir toplum yıkılmaya yüz tutarken önce o toplumdaki adalet kurumu çöker. Bu,...

Çeşmede merkep var mı, yok mu? Mesele bu…

Kimsenin birbirine güvenmediği, herkesin umudu kestiği, hangi dalı tutsak elimizde kaldığı bir...

Yara derin, yara büyük, deldi geçti sızlıyor kemik…

Değişir sistemler, çöker saltanatlar, hükümetler de gider. Gider elbet, gider de ya peki;...

━ son bir haftada

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz