20.9 C
Ankara

Karaelmas

Paylaş:

“Yine bir kömür

kütürdedi sobada

kayıp bir madencinin

kalbi rast geldi

atıverdi sıcak odada”

Sunay AKIN

                                                                                                                                                   Karası işçiye, elmas patrona.

 

Sonbaharın serin bir akşamında 14 Ekimde Çeşm- i Cihandan / Amasra’dan kara haber geldi. Madende yine grizu patlamış, nefeslikten kapkara duman yükselmeye başlamıştı. Madenciler bunu çok iyi biliyordu, soluğu kuyubaşında aldı kadını, çocuğu, yaşlısı.

Kolay değildi elbette fidan gibi delikanlısını, gözünden sakındığı oğlunu, yakışıklı babasını sonsuza kadar kaybetme korkusu.

Madene inen gençlerin hayalleri vardı. Okula başlayan çocuğu ile gurur duyanı, doğacak oğlunu hayal eden baba adayı, eşine evlilik yıldönümü için sürpriz yapacak olanı, evleneceği kıza hediye alma heyecanı ve daha bilinmeyen pek çokları…

Acı haberle tüm hayaller, tüm umutlar toprağa gömüldü. Hava karardı bütün gönüller kapkara oldu.

Kömür ocağında grizu patladı, 41 madenci yaşamını yitirdi. Havza bu olaylara alışık deniyordu ama ölüme nasıl alışılırdı ki…

Yönetenler de geldi baca ağzına. Nutuklar çekildi. Gereken yapılacaktı. “Şehitlerin” yakınlarına kucak açılacaktı. Bunlara alışıktı madenci yakınları ama “hamdolsun 24 saatte cenazelere ulaştık” sözünü yeni duyacaktı. Keşke “hamdolsun işçilerimize sağ salim ulaştık” denebilseydi.

Keşke madenciler vardiya bitiminde türkü söyleyerek çıksaydı kuyudan, alınteri kömür tozuna bulanmış. Sadece kara gözleri görünseydi, gülümseyince beyaz dişleri.

Olmadı, olamazdı. Çünkü; ucuz işgücü üzerinden sermaye birikimi için madencilerin bedel ödemesi gerekiyordu. Birilerinin rahat yaşaması için onların çile çekmesi, canlarını vermesi gerekiyordu.

Soma’da fıtrat olan Amasra’da kader olmuştu. Oysa madencinin kaderi bu olmamalıydı. Bilimin, tekniğin rehberliğinde ortak aklı kullanarak en zor işler kolaylaştırılabilirdi. Ama egemenler en ucuzu tercih ediyordu her zaman. Ucuz olan da insan emeğiydi, insan hayatıydı buralarda.

Bu durumdan örgütlü mücadele ile kurtulabilirdi madenci ama örgüt yöneticilerinin hesabı başkaydı besbelli ki. Yönetenlerin yanında poz vermek daha çekiciydi. Çok zorlanırlarsa “provokasyona gelmeyin” deyip işin içinden çıkılırdı.

İlk günlerin hengamesi geçince derin bir acının ağırlığı düşer gidenlerin evlerine. Ateş düştüğü yeri yakar sonuçta. Yitip giden hayatlar, geride kalan parçalanmış yürekler, acılar, acılar…

Devletin en üst ağzından olay “kader plânı olarak kabul edilip tekrar olabileceği de” söylenince bundan sonraki gelişmelerin seyri belli gibidir. Her zamanki gibi birkaç günah keçisi bulunup gereği yapılacak ve kamu vicdanı rahatlatılacak.

Bu topraklar çok eskilerden beri acıya alışıktı. 1906 yılında Osmanlı maden işçilerinin yaralanma riski, Avrupa ve ABD deki işçilere göre 5 ile 25 kat fazlaydı. 1000 ton kömür çıkarılması için Osmanlı’daki ölüm oranları, İngiltere ve Fransa’ya göre 10 kat fazlaydı. Maden işçilerinin kara bahtı yaklaşık iki asırdır değişmedi. Zihniyet değişmediği sürece bu döngü devam edecek gibi.

Yazar hakkında:

Mehmet Torun kimdir:1956 yılı Giresun – Eynesil/ Ören köyü doğumlu. Babasının maden işçisi olması nedeniyle liseyi ve üniversiteyi Zonguldak’ta okudu. 1980 yılı ZDMMA Maden Bölümü mezunu. Maden işçiliği yaparak üniversiteye devam etti. Türkiye Kömür İşletmeleri’ne ( TKİ) bağlı müesseselerde ocak mühendisliğinden işletme müdürlüğüne kadar değişik görevlerde bulundu. 2021 yılı sonunda müşavir kadrosundan emekli oldu.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası ve TMMOB’nin organlarında görev aldı. Evli, 2 kız çocuğu babası ve 3 torun dedesi.

Mehmet Torun
Mehmet Torun
1956 yılı Giresun – Eynesil/Ören köyü doğumlu. Babasının maden işçisi olması nedeniyle liseyi ve üniversiteyi Zonguldak’ta okudu. 1980 yılı ZDMMA Maden Bölümü mezunu. Maden işçiliği yaparak üniversiteye devam etti. Türkiye Kömür İşletmeleri’ne ( TKİ) bağlı müesseselerde ocak mühendisliğinden işletme müdürlüğüne kadar değişik görevlerde bulundu. 2021 yılı sonunda müşavir kadrosundan emekli oldu. TMMOB Maden Mühendisleri Odası ve TMMOB’nin organlarında görev aldı. Evli, 2 kız çocuğu babası ve 3 torun dedesidir.

━ bu yazardan

100 Bin Kişiydiler

Tarih: 4 Ocak 1991, 32 yıl önce bugün Türkiye işçi sınıfı tarihinin en büyük eylemlerinden biri olan “Madenci Yürüyüşü” başladı. Bu noktaya gelene kadar...

“Off Günü”nde derin bir of çekmek…

Toplumdaki tüketim alışkanlıklarının değişmesiyle birlikte hizmet sektörü hızlı bir gelişme gösterdi. Devasa alışveriş merkezleri günlük yaşamın bir parçası oldu. Özellikle salgın sürecinde evlere kadar...

İşin sağlığını düşünenler, İşçinin sağlığı nerede?

Çoğu zaman kullanılan dil; niyeti, hedeflenen amacı ortaya koyar. 2012 yılında çıkarılan...

Madenciyi kim koruyacak?

Rivayet odur ki; Roma İmparatorluğu zamanında babasının gazabından kaçarak, madencilerin çalışmakta olduğu...

Amasra Kömürünün Hazin Hikayesi

Çoğumuz Amasra’yı Çeşm-i Cihan (Dünyanın göz bebeği) olarak bilir. Tarihiyle, eşsiz manzarası...

Amasra faciasının yasal sorumluları

Her maden faciasından sonra kamuoyunun artan hassasiyeti sonucu olayın şüphelileri hakkında hızla...

Amasra faciasının asıl sorumlusu havza madenciliğinden vazgeçen siyasi iktidardır

14 Ekim 2022 tarihinde Bartın-Amasra’da Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) ait yeraltı kömür...

İş kazası mı, iş cinayeti mi?

Toplumsal hafızamız çok zayıf nedense. Yaşananlar kısa sürede unutulmakta. Son yaşanan Amasra...

Yukarıda açlık var, aşağıda ölüm

Madenlerde ilk gaz algılaması, kafasında uzun bir fitil yanan ve omuzlarına ıslak...

━ son bir haftada

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz