17.5 C
Ankara

İşin sağlığını düşünenler, İşçinin sağlığı nerede?

Paylaş:

Çoğu zaman kullanılan dil; niyeti, hedeflenen amacı ortaya koyar. 2012 yılında çıkarılan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu da buna bir örnek. Kanunun amaç maddesi şu şekilde yazılmış;

“Bu Kanunun amacı; işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenlemektir.”

Görüldüğü gibi, işin sağlığı öncelikli bir bakış olarak yasanın ruhuna yansımış. İşçi, o işin bir parçası sadece birileri için. 10 yıldır yürürlükte olan Kanunun işçi sağlığını ve güvenliğini koruyamadığı, işyeri şartlarını iyileştirmediği ortada. Bunu, yaşanan gerçekler üzerinden net olarak söylemek mümkün. Rakamlar iyileşmeye işaret etmiyor. Yasanın çıktığı 2012 yılında 74.871 iş kazası olmuş ve 744 işçi yaşamını yitirmişken, 2020’ye kadar yılda ortalama 317.216 iş kazasında 1400 işçi yaşamını yitirdi. Geçen 10 yılda yasanın pek çok maddesinde toplam 11 kez değişiklik yapıldı. Tüm işçilerin kapsanacağı iddiası ertelemeler nedeniyle gerçekleşemedi. Kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde uygulanması ise 31.12.2023 tarihine ertelenmiş durumda. Sadece bu veriler bile yasanın amacına ulaşmadığının bir göstergesi.

6331 Sayılı Kanun ve bağlı mevzuat ile müstakil bir işçi sağlığı ve güvenliği mevzuatına kavuşulmuş olmakla birlikte, iş kazaları nedeni ile ölüm ve maluliyet oranlarında herhangi bir gerileme meydana gelmiş değil hatta iş kazaları nedeniyle ölümler her sene artmakta. Bunun en temel nedeni, yasanın kurgusunun iş cinayetlerini önlemeye yönelik olmaması. Bu kanunun amacı; patronların iş kazası nedeni ile cezai yaptırımlara muhatap olmaması için yani patron ile iş kazası arasındaki illiyet bağını kesmek için iş güvenliği uzmanlarının okkanın altına girmesini sağlamaktan ibaret.

Herhangi bir yasa çıkarılırken o günkü siyasi atmosferi, mevcut konjonktürü unutmamak gerek. Piyasa ekonomisinin kabul edildiği, sermayenin önündeki tüm engellerin kaldırılmasının hedeflendiği, her şeyin kâr öncelikli olarak düşünüldüğü, kısaca vahşi kapitalizmin kurallarının uygulandığı bir süreçte işçinin sağlığı çokta önemli olamazdı. Nitekim sadece madencilik sektöründe Karadon’u, Soma’yı, Ermenek’i, Amasra’yı ve daha yüzlerce acıyı yaşadık bu süreçte.

İş güvencesinin kaldırıldığı, işletmelerin bölünerek küçük parçalara ayrıldığı ve bu suretle örgütlülüğün parçalandığı, esnek çalışmanın yaygınlaştırıldığı, işçinin kiralanabildiği bir ortamda “her derde deva” bir yasanın çıkması mümkün mü?

Her şeyin piyasalaştırıldığı gibi, bu alanda da pek çok şey piyasanın önceliklerine göre şekillendi. Kâr hırsının belirleyici olduğu kapitalist üretim ilişkileri yasanın özüne yansıdı. Yasada; iş sağlığı ve güvenliği olarak tanımlanan önlemlerin etkisizleştirilmesi, serbestleştirilmesi ve bunların işverene yaratacağı yükün mümkün olduğunca azaltılması öngörüldü. İş güvenliği uzmanının ve işyeri hekiminin eğitimi ve istihdamında özel şirketlerin etkili olduğu bir model ortaya çıktı. Meslek örgütleri süreçten dışlandı. Hizmetlerin yaygın olarak ortak sağlık ve güvenlik birimi (OSGB) adı verilen şirketlere devredilmesi ve denetimin zayıf olması pek çok işin kâğıt üzerinde kalmasına neden oldu.

TTB eski başkanlarından Bayazıt İLHAN konuyu gayet net özetlemiş: “Yasanın detaylarına bakınca iş cinayetlerinin engellenememesinin nedenleri görülmekte. İşyerlerinde denetimden sorumlu ve gereğinde işi durdurma gibi yaşamsal görevleri olan iş güvenliği uzmanları işverenin çalışanları arasından görevlendirdiği kişiler olabiliyor. İşveren ‘çalışanları arasında belirlenen niteliklere sahip personel bulunmaması hâlinde, bu hizmetin tamamını veya bir kısmını ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alarak’ da yaptırabiliyor. Her iki durumda da denetim ayağında bir piyasa ilişkisi var. Ücretini ödeyen, sözleşmesini feshedebilecek bir işverene karşı iş güvenliği uzmanının bağımsızlığından söz edilebilir mi? Aynı bağımlılık ilişkisi işyeri hekimi için de geçerli. Üstelik yasa, işverenin ‘belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olması hâlinde’ iş güvenliği uzmanlığını kendisinin yapabilmesini de öngörüyor. İşyerinin denetim yetkisini işverenin kendisine veren bir düzenleme, inanılmaz”.

Böyle bir yasadan fazla bir şey beklememek gerek. Ne iş kazaları önlenebilir ne de meslek hastalıkları tespit edilebilir.

Sonuç olarak; işçi sağlığı ve iş güvenliği bütün çalışanları ilgilendiren, çalışma yaşamının en temel unsurlarından biri. Sağlıklı ve güvenlikli bir ortamda çalışmak her çalışanın hakkı ve işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması öncelikle devletin ve işverenin görevi.

Çökmüş bir İSG sisteminde toplum sağlığı ve refahı söz konusu olamaz. Kamusal bir işçi sağlığı ve iş güvenliği ortamı yaratmak için bütünlükçü bir işçi sağlığı ve iş güvenliği sistemine ihtiyaç bulunmakta. İşçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin uygulamada denetlenebilmesinin tek yolu, demokratik denetim sistemlerinin oluşturulması. Sağlık, güvenlik ve çevreyle ilgili özerk-demokratik bir kurumsal yapının sendikalar, meslek odaları ve üniversitelerin içinde yer aldığı kurumsal bir yapı tarafından hayata geçirilmesinin olanaklarını yaratacak ısrarcı, kararlı bir mücadele anlayışının yerleştirilmesi ertelenemez önemde.

Yaşanan iş kazaları gibi işçi sağlığı ve güvenliği konusu da sadece teknik bir konu olmayıp yaşam ve emek mücadelesinin bir parçası. Bu nedenle tüm tarafların katılımı ve emek eksenli politikalarla ancak çözülebilir.

Yazar hakkında:

Mehmet Torun kimdir:1956 yılı Giresun – Eynesil/ Ören köyü doğumlu. Babasının maden işçisi olması nedeniyle liseyi ve üniversiteyi Zonguldak’ta okudu. 1980 yılı ZDMMA Maden Bölümü mezunu. Maden işçiliği yaparak üniversiteye devam etti. Türkiye Kömür İşletmeleri’ne ( TKİ) bağlı müesseselerde ocak mühendisliğinden işletme müdürlüğüne kadar değişik görevlerde bulundu. 2021 yılı sonunda müşavir kadrosundan emekli oldu. TMMOB Maden Mühendisleri Odası ve TMMOB’nin organlarında görev aldı. Evli, 2 kız çocuğu babası ve 3 torun dedesidir.

Mehmet Torun
Mehmet Torun
1956 yılı Giresun – Eynesil/Ören köyü doğumlu. Babasının maden işçisi olması nedeniyle liseyi ve üniversiteyi Zonguldak’ta okudu. 1980 yılı ZDMMA Maden Bölümü mezunu. Maden işçiliği yaparak üniversiteye devam etti. Türkiye Kömür İşletmeleri’ne ( TKİ) bağlı müesseselerde ocak mühendisliğinden işletme müdürlüğüne kadar değişik görevlerde bulundu. 2021 yılı sonunda müşavir kadrosundan emekli oldu. TMMOB Maden Mühendisleri Odası ve TMMOB’nin organlarında görev aldı. Evli, 2 kız çocuğu babası ve 3 torun dedesidir.

━ bu yazardan

100 Bin Kişiydiler

Tarih: 4 Ocak 1991, 32 yıl önce bugün Türkiye işçi sınıfı tarihinin en büyük eylemlerinden biri olan “Madenci Yürüyüşü” başladı. Bu noktaya gelene kadar...

“Off Günü”nde derin bir of çekmek…

Toplumdaki tüketim alışkanlıklarının değişmesiyle birlikte hizmet sektörü hızlı bir gelişme gösterdi. Devasa alışveriş merkezleri günlük yaşamın bir parçası oldu. Özellikle salgın sürecinde evlere kadar...

Madenciyi kim koruyacak?

Rivayet odur ki; Roma İmparatorluğu zamanında babasının gazabından kaçarak, madencilerin çalışmakta olduğu...

Amasra Kömürünün Hazin Hikayesi

Çoğumuz Amasra’yı Çeşm-i Cihan (Dünyanın göz bebeği) olarak bilir. Tarihiyle, eşsiz manzarası...

Amasra faciasının yasal sorumluları

Her maden faciasından sonra kamuoyunun artan hassasiyeti sonucu olayın şüphelileri hakkında hızla...

Amasra faciasının asıl sorumlusu havza madenciliğinden vazgeçen siyasi iktidardır

14 Ekim 2022 tarihinde Bartın-Amasra’da Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) ait yeraltı kömür...

Karaelmas

“Yine bir kömür kütürdedi sobada kayıp bir madencinin kalbi rast geldi atıverdi sıcak odada” Sunay AKIN                                                                                                                                                    Karası...

İş kazası mı, iş cinayeti mi?

Toplumsal hafızamız çok zayıf nedense. Yaşananlar kısa sürede unutulmakta. Son yaşanan Amasra...

Yukarıda açlık var, aşağıda ölüm

Madenlerde ilk gaz algılaması, kafasında uzun bir fitil yanan ve omuzlarına ıslak...

━ son bir haftada

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz