15.2 C
Ankara

Yukarıda açlık var, aşağıda ölüm

Paylaş:

Madenlerde ilk gaz algılaması, kafasında uzun bir fitil yanan ve omuzlarına ıslak bir battaniye alarak kömür madenlerine inen madenciler ile yapılırdı. Bu ilkel gaz dedektörü madenciler, öncü olarak madenin içlerine doğru ilerlerdi. Bulundukları yerde bir gazın varlığı durumunda kafalarındaki yanan fitil gaz ile buluşarak büyük bir patlamaya neden olur ve öncü madenci hayatını kaybederdi. Ölüme gönderilen ‘cesur’ maden işçisinin canı karşılığında verdiği sinyal sayesinde diğer maden işçileri yaşamaya ve çalışmaya devam ederlerdi.

Bu, ilk gaz algılama modeli, maden ocaklarını ellerinde bulunduranların vicdanlarına sığsa da üretimde aksamaya neden olduğundan yeni arayışlara girişildi. Kara elması yeryüzüne çıkartmak isteyen insan ile yeryüzü arasında kıyasıya bir mücadele gerçekleşiyordu. Ve bu mücadelede maden işçilerine bu kez kanarya kuşları eşlik etti. Maden işçileri ocaklara kanarya kafesleri ile inmeye başladı. Solunum sistemini kontrol eden sinir sistemi ile insana benzemesi ve ötücü kuşlardan olması sebebiyle kanaryalar maden ocaklarında gazı algılamak için kullanılan ikinci yöntem oldu. Oksijen ve metan gazına hassasiyetleri insana göre çok daha yüksek olan kanaryalar oksijen azalması ya da metan gazı artışı durumunda ötmeyi bırakır. Bu durum zehirlenme veya patlamanın habercisi olurken geride çoğu kez ölen bir kanarya kalır. (Seçkin Barbaros)

Yıl 2022. Dün Soma’da, Dursunbey’de, Aşkale’de bugün Amasra’da yaşananların pek farkı yok ne yazık ki. Bugün kanarya kuşlarının yerini ölçüm makineleri aldı. Madenlerde artık ne kafasında fitil yanan insan, ne de kafeslere konulan kanarya kuşları var. Ama madenciler ölmeye devam ediyor. Karaelmasın karası maden emekçisine, elması ise patronlara kalacak şekilde bölüştürülüyor. Ucuz işgücüne dayalı sermaye birikim modeli üzerine kurulu düzende en ucuz olan işçilerin hayatı oluyor. Kaza senaryoları bir sürü teknik gerekçelerle süslense de sonunda hayatını yitiren canlar, geride bıraktıkları gözü yaşlı kadınlar, çocuklar…

Soma’da ‘fıtrat’ olan Amasra’da ‘kader’ oluyor. Maden işçileri kuyudan türkü söyleyerek çıkmalıydı, oysa cenazeleri çıkarıldı. İşçi cenazelerinin erken çıkarılması devletin en üst ağzından başarı gibi sunuldu. Devletin görevi, işçilerin can güvenliğini ve sağlığını korumak olmalıydı oysa. Ne kadar koruduğu sonuçtan belli ne yazık ki…

Olayın teknik nedenleri tartışılır elbette ama kömür madenlerinde 18. yüzyılda yaşananların bugün maden emekçilerine yaşatılması düşündürücüdür. Madencilerin korkulu rüyası olan grizu patlamaları toplu can almaya devam ediyor ve bu durum yöneticiler tarafından kader olarak tescilleniyorsa facianın teknik nedenlerini tartışmanın anlamını yitirdiği bir gerçektir.

Facianın yaşandığı kömür ocağı bir kamu kurumuna aittir. Yani işletmenin sahibi, işvereni devlettir ve olayın asıl sorumlusu devleti yöneten siyasi iktidardır. Bunun dışında sorumlu aramak olayı saptırmak ve gerçekleri örtbas etmek olur.

Örgütlülüğü güçlü olan toplumlarda denetim ve otokontrol mekanizmaları da güçlü olur. Bu anlamda sendikaların, meslek odalarının ve demokratik kitle örgütlerinin yaşanan iş cinayetlerine tepkileri ve bunun toplumdaki karşılıkları birer göstergedir. Siyasi iktidarın olayı bir an önce kapatmak ve gündem değiştirme talebine karşı toplumsal hafızayı diri tutmak ve faciayı unutturmamak öncelikli görev olmalıdır.

Amasra faciasında yaşamını yitirenlerin tamamına yakını 35 yaşın altında gençler. Kimisi doğacak çocuğunu dahi göremedi. Hepsinin hayalleri vardı. Çocuklarıyla, eşleriyle birlikte yaşayacakları vardı, hepsi toprağa gömüldü. Onlara karşı toplumun vefa borcu, sorumluluğu var ancak asıl sorumluluk ülkeyi yönetenlerin, karar vericilerin.

Maden cinayetlerinin yaşanmadığı bir ülke ancak gerçek demokrasinin yerleşmesiyle hayat bulacaktır. Soma davasının avukatları Can ATALAY ve Selçuk KOZAĞAÇLI’yı hapse atıp madenciyi tekmeleyeni ataşe olarak atayarak ödüllendiren zihniyet var olduğu sürece bu cinayetler ne yazık ki devam edecektir.

Amasra’da ve diğer maden facialarında yaşamını yitiren tüm maden emekçilerine saygıyla…

(*) Maden Mühendisi

Mehmet Torun
Mehmet Torun
1956 yılı Giresun – Eynesil/Ören köyü doğumlu. Babasının maden işçisi olması nedeniyle liseyi ve üniversiteyi Zonguldak’ta okudu. 1980 yılı ZDMMA Maden Bölümü mezunu. Maden işçiliği yaparak üniversiteye devam etti. Türkiye Kömür İşletmeleri’ne ( TKİ) bağlı müesseselerde ocak mühendisliğinden işletme müdürlüğüne kadar değişik görevlerde bulundu. 2021 yılı sonunda müşavir kadrosundan emekli oldu. TMMOB Maden Mühendisleri Odası ve TMMOB’nin organlarında görev aldı. Evli, 2 kız çocuğu babası ve 3 torun dedesidir.

━ bu yazardan

100 Bin Kişiydiler

Tarih: 4 Ocak 1991, 32 yıl önce bugün Türkiye işçi sınıfı tarihinin en büyük eylemlerinden biri olan “Madenci Yürüyüşü” başladı. Bu noktaya gelene kadar...

“Off Günü”nde derin bir of çekmek…

Toplumdaki tüketim alışkanlıklarının değişmesiyle birlikte hizmet sektörü hızlı bir gelişme gösterdi. Devasa alışveriş merkezleri günlük yaşamın bir parçası oldu. Özellikle salgın sürecinde evlere kadar...

İşin sağlığını düşünenler, İşçinin sağlığı nerede?

Çoğu zaman kullanılan dil; niyeti, hedeflenen amacı ortaya koyar. 2012 yılında çıkarılan...

Madenciyi kim koruyacak?

Rivayet odur ki; Roma İmparatorluğu zamanında babasının gazabından kaçarak, madencilerin çalışmakta olduğu...

Amasra Kömürünün Hazin Hikayesi

Çoğumuz Amasra’yı Çeşm-i Cihan (Dünyanın göz bebeği) olarak bilir. Tarihiyle, eşsiz manzarası...

Amasra faciasının yasal sorumluları

Her maden faciasından sonra kamuoyunun artan hassasiyeti sonucu olayın şüphelileri hakkında hızla...

Amasra faciasının asıl sorumlusu havza madenciliğinden vazgeçen siyasi iktidardır

14 Ekim 2022 tarihinde Bartın-Amasra’da Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) ait yeraltı kömür...

Karaelmas

“Yine bir kömür kütürdedi sobada kayıp bir madencinin kalbi rast geldi atıverdi sıcak odada” Sunay AKIN                                                                                                                                                    Karası...

İş kazası mı, iş cinayeti mi?

Toplumsal hafızamız çok zayıf nedense. Yaşananlar kısa sürede unutulmakta. Son yaşanan Amasra...

━ son bir haftada

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz