17.5 C
Ankara

“Off Günü”nde derin bir of çekmek…

Paylaş:

Toplumdaki tüketim alışkanlıklarının değişmesiyle birlikte hizmet sektörü hızlı bir gelişme gösterdi. Devasa alışveriş merkezleri günlük yaşamın bir parçası oldu. Özellikle salgın sürecinde evlere kadar giren sektörün taşıyıcı çalışanları aileden biri gibi oldu adeta.

Böyle hızlı gelişen sektörde örgütlülük aynı oranda gelişmedi. Son yıllarda sendikal çalışmalar hızlansa da bireysel hareket etmek zorunda kalan sektör çalışanları, hak arama mücadelesinde geride kaldı. En doğal haklarına, insani gereksinimlerine kavuşamadı. Uzun çalışma süreleri, düşük ücretler, kötü çalışma koşulları, güvencesizlik, yaşanan mobbingler olağan hale geldi.

“Aynı şirketin farklı bir mağazasında yabancıydı. Kızılay mağaza çalışanları onu görmezden geliyordu. “Yok müdür oldum sonunda.” diyordu sıkça. Bu olanlara aldırmaz görünse de Hakkı Bey’i sık sık aramayı ihmal etmiyordu, “Mobbing uyguluyor sözüm ona.” diye söylendi iç geçirerek.” (Syf, 117)

AVM dünyasının parlak spot ışıkları altında bu gerçekler fazla görülemedi ne yazık ki. Yazar Tekgül Arı’nın Aralık ayında Notabene Yayınlarından çıkan “Off Günü” romanı , yaşanan bu acı gerçekliği tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi. Günde on, on iki saat çalıştırılan, oturacak bir taburesi bile olmayan ve sürekli ayakta çalışmak zorunda olan, aşırı yoğun çalışmaya rağmen yeterince dinlenme olanağı bulamayan çalışanların hikayesini gerçekçi bir dille aktardı. Vahşi kapitalizmin; yaşamları nasıl kararttığını, paramparça ettiğini, yok ettiğini, hayalleri nasıl yıktığını yalın bir dille okurlarıyla paylaştı.

Her şeyin alınıp satıldığı, paranın gücünün insani değerleri yok ettiği günümüzde görülmeyenleri göstermek, gizli kalanları açığa çıkarmak önemli bir görev ve yazar bunu başarmış. Her gün yüzlerce örneği görülen ancak normalmiş gibi topluma alıştırılan bu çarpıklıkları sade bir dille aktarmış.

“Sabah, Tarz Giyim AVM Mağaza’ya isteksizce giren satış danışmanları işleri ağırdan alıyordu. “Boşuna heyecan yapmayalım arkadaşlar, devlet ve patron aynı.” dedi Güneş. “Herkes işine. 1 Mayıs hedefimiz yüksek. Hadi bakalım, emek ve dayanışmamızı patrona, müşterilere gösterme günü.” (Syf, 154)

Ezikliklerini, başka birilerini ezmeye çalışarak rahatlama kolaycılığına kaçıyor çoğu insan. Büyük bir alışveriş merkezinde makinenin dilimlediği ekmeğin şeklini beğenmediği için çalışan genç kadını azarlayan, aşağılayan kadın kendince tatmin oluyor belki ama o genç kadına, hemcinsine neler yaşattığını düşünmüyor bile.

Tekgül Arı, yazarken olayları gözlemleyen, yaşayan birisi. Her maden kazasından sonra olay yerine giden, dram yaşayan insanların duygularını, hayallerini ilk ağızdan bizlere aktaran bir arkadaşımız. Madencilerin yaşadıkları dünyayı, yaşam koşullarını anlatan çalışmaları derleyen yazar, 2007 yılında TMMOB Maden Mühendisleri Odası ilk Madenci Öyküleri yarışmasının düzenlenmesine önayak olmuş ve Madenci Edebiyatı’na üç kitap kazandırmış.

Bu romanı yazarken yaşananları doğru gözlemlemek adına bir mağazada bilfiil çalışarak, emeğinin önemini daha da artıran bir eylem. Romanın adı üzerinde bile düşünülmesi gerekir. Anlamı “izin günü” olsa da gerçek yaşamda bu anlamı ne kadar karşıladığı tartışılır. Bu koşullarda çalışmak zorunda bırakılan insanların; ne kadar dinlenebilecekleri, rahatlayabilecekleri, eğlenecekleri ayrı bir tartışma konusu.

“Üç kuruşluk iş için başımıza gelen bak sen… Kapana sıkışmış gibiyim, içim parçalanıyor. Daha kaç parça olacağım parçalana parçalana. Tarık’ın anlattıkları, Onur’un söyledikleri, Hakkı Bey’in hakaretleri, personelin sessizliği, nefes alamıyorum. Bir anlık huzurun içinden beni çıkarıp alan bu mağazaya lanet olsun!”(Syf, 105)

Kapitalizmin kıskacı altındaki hizmet sektörünün isimsiz kahramanlarının yaşantılarını, duygularını, beklentilerini bizlerle paylaşan okunası bir kitap.

“AVM’nin döner kapısından yanar döner bir dünyanın içine kırgınlıkları, kızgınlıkları ve yenilgisiyle girdi.” (Syf, 147)

Yazarın emeklerine, kalemine, yüreğine sağlık.

Mehmet Torun
Mehmet Torun
1956 yılı Giresun – Eynesil/Ören köyü doğumlu. Babasının maden işçisi olması nedeniyle liseyi ve üniversiteyi Zonguldak’ta okudu. 1980 yılı ZDMMA Maden Bölümü mezunu. Maden işçiliği yaparak üniversiteye devam etti. Türkiye Kömür İşletmeleri’ne ( TKİ) bağlı müesseselerde ocak mühendisliğinden işletme müdürlüğüne kadar değişik görevlerde bulundu. 2021 yılı sonunda müşavir kadrosundan emekli oldu. TMMOB Maden Mühendisleri Odası ve TMMOB’nin organlarında görev aldı. Evli, 2 kız çocuğu babası ve 3 torun dedesidir.

━ bu yazardan

100 Bin Kişiydiler

Tarih: 4 Ocak 1991, 32 yıl önce bugün Türkiye işçi sınıfı tarihinin en büyük eylemlerinden biri olan “Madenci Yürüyüşü” başladı. Bu noktaya gelene kadar...

İşin sağlığını düşünenler, İşçinin sağlığı nerede?

Çoğu zaman kullanılan dil; niyeti, hedeflenen amacı ortaya koyar. 2012 yılında çıkarılan...

Madenciyi kim koruyacak?

Rivayet odur ki; Roma İmparatorluğu zamanında babasının gazabından kaçarak, madencilerin çalışmakta olduğu...

Amasra Kömürünün Hazin Hikayesi

Çoğumuz Amasra’yı Çeşm-i Cihan (Dünyanın göz bebeği) olarak bilir. Tarihiyle, eşsiz manzarası...

Amasra faciasının yasal sorumluları

Her maden faciasından sonra kamuoyunun artan hassasiyeti sonucu olayın şüphelileri hakkında hızla...

Amasra faciasının asıl sorumlusu havza madenciliğinden vazgeçen siyasi iktidardır

14 Ekim 2022 tarihinde Bartın-Amasra’da Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) ait yeraltı kömür...

Karaelmas

“Yine bir kömür kütürdedi sobada kayıp bir madencinin kalbi rast geldi atıverdi sıcak odada” Sunay AKIN                                                                                                                                                    Karası...

İş kazası mı, iş cinayeti mi?

Toplumsal hafızamız çok zayıf nedense. Yaşananlar kısa sürede unutulmakta. Son yaşanan Amasra...

Yukarıda açlık var, aşağıda ölüm

Madenlerde ilk gaz algılaması, kafasında uzun bir fitil yanan ve omuzlarına ıslak...

━ son bir haftada

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz