Çocuk işçiliği sorunu, geçmişten bugüne süregelen tüm dünyanın temel sorunlarından birisi.
Her ne kadar Birleşmiş Milletler (BM), 2025 yılına kadar dünyada her türlü çocuk işçiliğini bitirme hedefi belirlemiş olsa da, çözüm kapsamında yeterli adımlar atılmış değil.
Bu minvalde görev; mevsimlik tarım başta olmak üzere tüm çocuk işçiliğinin sona erdirilmesi için; kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler, sivil toplum örgütlerine düşüyor.
Elbette gerçeğin ve kamunun sesi olan basına ve emekçilerine de…
Yazdık, yazıyoruz ve hep yazacağız, ama biliyoruz ki izlenen bir TV dizisi karakteri kadar konuşulmayacaklar…
Hani mevsimlik tarım işçisi çocuklar, hani araba kasalarında seyahat ederken trajik kazalarda yaşamlarını yitiren, çadırlarda yaşadıkları derin yoksulluk içinde yaşam mücadelesi verenler.
Hani, 8 ayı karın tokluğuna geçirebilmek için şaftı kaymış bu alaca dünyada 4 ay boyunca, zamanı olmayan işlerde, çocuk yaşlarda ekmek parası için kendini tüketenler.
Hani, erken yaşta büyümek zorunda kalan, eğitim ve sağlık sorunları açısından dezavantajlar yaşayan işçi çocuklar.
Hani, sistemin bizleri birbirine yabancılaştırdığı, hallerini görmediğimiz. Hani, ya bir ölüm olursa veyahut her sene olduğu gibi sadece hasat zamanı konuşulan, çözüm üretilmeden, derin yoksulluklarına geri dönenen unutulmuş çocuklar.
Okunmayacak, duyulmayacak, konuşulmayacaklar…
Bizler, Mevsimlik Tarımda Çocuk İşçiliğini Azaltmak İçin Eğitime Erişim ve İletişim Biriminin kurulması gerektiği konusunda konulan model önerilerini konuşurken; Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile A-101 zincir marketleri arasında “sektör çalışanlarının mesleki eğitim merkezleri (MESEM) aracılığıyla eğitim öğretim sürecine dâhil olması ile mesleki eğitim ve istihdam süreçlerini yaşama geçirmek” amacıyla protokol imzalandı.
Protokole göre; öğrenciler haftanın büyük bölümünü A-101, bir gününü ise okulda geçirecekler.
Böylece; iş gücü piyasasına, azaltılması, hatta ortadan kaldırılması gerekirken çok sayıda çocuk işçi daha ekleneceği görülüyor.
Bu sırada artan çocuk işçilikte, çalıştığı fabrikada paketleme makinesine kıyafetini kaptıran 14 yaşındaki Dicle Nur Selçuk gibi çocuklar can vermeye devam ediyor…
İnsan hak ve hürriyeti gibi eşit yurttaşlıkta hukuk devleti ilkelerindendir.
Mademki sosyal ve hukuk devleti olduğumuzdan bahsediyoruz, her çocuk gibi eşit yaşam koşulları ve eğitim hakları için çocuk işçiliğini ortadan kaldırmak, geleceğe umutsuz baktıkları yetmez gibi bugünkü hayatı da zehir olan bu çocuklar için daha neyi bekliyoruz?
Evet, yine birkaç ay sonra bahar göz kırpacak, dallar yeşillenip, toprak ürüne duracak. Ürünler hasata hazırlanacak. Ahvalleri görülmeyen bu çocuklar yine tarlalarda işçi olacaklar.
Örselenecek, yaralanacak hatta ölecekler…
Her ölüm gibi birkaç gün konuşulacak, sonra unutulacaklar…
Oysa bir yerlerde bir çocukluk ölüyorsa, ağlar bütün dünya…
Ve en acısı ülkemin çocukları için sorunlar bununla da bitmiyor. Sokaklar çocuk doğurmaz ama adları “sokak çocuğu”na çıkanlar var ki, onlar da bambaşka bir yara…
Hani korktuğumuz, görmezden geldiğimiz, unuttuğumuz, bir anda büyümüş, çocuk olamamış çocuklar.
Sur diplerinde yatan, açlıkla, soğukla boğuşan, yaşama tutunmaya çalışanlar…
Yara çok derin…
Sevgili Yaşar Kemal’in 8 çocukla yaptığı röportajlarından derlediği “Allah’ın Askerleri”ndeki bir çocuğun;
“Polis amcalar her şeyi sormuşlardı da, düşleri sormayı akıl etmemişlerdi.” ifadesindeki kadar derin.
Ve hikâyedeki bir çocuğun kendilerinin Allah’tan başka kimselerinin olmadığını düşünmesi, bir diğerinin Yaşar Kemal’in kitabın ismini de buradan verdiği “biz Allah’ın askerleriyiz” demesi kadar düşündürücü…
Ve konuşulup, duyulmadığı, çözüm üretilmediği her gün de bu çocukların hayatları Dante’nin cehennemine dönmeye devam edecek…
Yazar hakkında:
Safiye Özşener kimdir: 1969 Van’ da doğdu. İlk okulu Adana’da, Orta ve Lise eğitimini Van’da tamamladı. Halen, İstanbul Üniversitesi’nde öğrenci. 1986-1989’da Adana’da Sabah’ta gazeteciliğe başladı. 1989-1990’da yine Adana’da Günaydın Gazetesi’nde çalıştı. 1990-1993’de Ankara, İlçe Belediyesinde Basın Danışmanlığı yaptı. 1993’de Kamu Kurumunda çalıştı. KESK/BES Sendikası İş yeri temsilciliği yaptı. Çeşitli dergi ve interaktif gazetelerde, makale ve köşe yazarı olarak mesleğe devam etti. Aynı zamanda “Şarap Rengi Bir Zaman” adlı şiir ve Diyalektiğin Kanatsız Kuşu adlı bir öykü kitabı bulunan Safiye Özşener, bir çocuk annesidir.