15.7 C
Ankara

FETÖ’nün madenleri AKP’nin arpalığı oldu

Paylaş:

AKP iktidara geldi, Gülen Cemaatiyle kol kola Türkiye’yi yönetmeye başladı. Bu dönemde içtikleri su ayrı gitmiyordu. Hani şu çok meşhur, “Ne istediler de vermedik, ne istediler de yapmadık” sözlerinin fiilen yaşandığı günler. İşte bu süreçte uluslararası karteller de FETÖ’yü görmekte ve keşfetmekte gecikmedi. Türkiye’nin uzun yıllardır açılamayan kapıları vardı. Girilemeyen kaleleri. Açılamayan madenleri. Madencilerin gözünü kamaştıran ormanları, meraları, tarım alanları, dağları vardı. İktidarla kan kardeşi olmuş bir cemaatten daha iyi bir anahtar bulunamazdı herhalde. Zaten Türkiye’nin dış temsilciliklerine de gerek kalmamıştı her şeyi FETÖ üzerinden görmeye başlamışlardı.

FETÖ’nün adamları ilişkileri kuruyor, FETÖ’nün adamları randevuları ayarlıyor, FETÖ’nün adamları yasaları çıkarıyor, FETÖ’nün adamları haberleri yapıyor, yaptırıyordu. Üstelik FETÖ’nün adamları yargılıyordu. Bu maden işinde maden şirketlerinin, uluslararası kartellerin en büyük belalısıydı bağımsız mahkemeler. Ne yaparlarsa yapsınlar bir noktada mahkeme engeline takılıyor, milletin bağını, bahçesini, ormanları yağmalayamıyorlardı.

Neyse birden karşılarında FETÖ’yü buldular. Devlette etkili, medyada etkili, yargıda etkili, poliste etkili, askerde etkili yani etkili de etkili. İlişkiler kuruldu, bağlantılar yapıldı, paylar verildi ve Türkiye’nin altın çağı başladı. Maden kartelleri zaten Turgut Özal, Mesut Yılmaz ve Bülent Ecevit iktidarları döneminde epeyce uğraşmışlar ve yol da almışlardı. Ama yetmiyordu. Öyle bir iki maden değildi istedikleri, neredeyse Türkiye’nin tamamında gözleri vardı.

Her yeri kazmak istiyorlardı. İşte aradıklarını AK Parti’nin mutlak iktidarında ve FETÖ’nün iş birliğinde buldular. FETÖ’de anladı bu işte para vardı, güç vardı, uluslararası kartellerle kurulan ilişkiler vardı. Gerçi milletin ormanları, meraları, tarım alanları, köyleri, şehirleri, ırmakları, dereleri ve denizleri zehirlenecekti ama her işin bir kusuru vardı. Neleri zehirlemiyorlardı ki, Trakya’da Ergene on yıllardır simsiyah akıyor ama kimsenin sesi çıkmıyor. Her iktidara gelen vaatlerde bulunuyor, sonra unutulup gidiyor. Kızılırmak dersen on yıllardır açık hava kimya laboratuvarı gibi süzülüyor. Bacalara filtre takmadan termik santraller çalışıyor da siyanürlü ve sülfürik asitli maden neden olmasındı. Zaten adamlar da dünyanın en yeni ve modern teknikleriyle üretim yapacaklarını ve hiç kimseye zarar vermeyeceklerini söylemiyorlar mıydı. Zarar vermek ne kelime, hatta köylüyü ve nereye çöreklendilerse oradaki insanları iş sahibi yapacaklardı. Bu yalanlara inandılar, daha doğrusu inanmak istediler ve Koza Holding (ki bugün devlet tarafından FETÖ’nün finansmanını sağladığı ve irtibatlı olduğu için el konulmuş durumda. TMSF tarafından yönetiliyor.) cemaatin altın işindeki amiral gemisi oldu.

Siz yeter ki paradan haber verin, gerisi çocuk oyuncağıydı; açılamayan kapılar açılır, çıkarılamayan yasalar çıkartılır, oluşturulamayan kamuoyu oluşturulur ve verilemeyen yargı kararları verilirdi. Hele hükümeti ve bürokratları ikna etmek çocuk oyuncağıydı. Zaten iş bilmeyen, zorluk çıkartan, vücut dilinden anlamayan bürokratlar çoktan ya emekli olmuş ya da köşede kenarda emekliliğini bekliyordu. Ayrıca iş bilen bürokratların çoğu da zaten cemaatin bir dediğini iki etmezdi çünkü cemaatin kendisiydi. Neyse işte böyle bir ortamda, herkes Meclis’te kim kime küfretti, kim kime hakaret etti haberlerini yaparken, terörle ve suni gerilimlerle uğraşırken ve hatta Ergenekon ve Balyoz’la debelenirken karteller alttan alta FETÖ’yle el ele Türkiye’nin altınlarını kazıyordu.

“Bergama mı? Getirin, çözeriz” dediler ve çözdüler. “Çaldağı mı? Sorun değil, hallederiz” dediler ve hallettiler. “Kaymaz mı? Dert değil, bir yolunu buluruz” dediler ve buldular. Zaten yollar bir açılınca daha doğrusu otoban inşa edilince diğer dört çekerler de otobana daldı. Zaten bu altın madenciliği işi, kimin eli kimin cebinde belli olmayan bir alan. Siz bakarsınız bir Türk şirketi, ama arkasında mutlaka bir İngiliz, Amerikalı ya da Kanadalı büyük bir kartel vardır. Siz bakarsınız bir Türk madencilik firması bir de bakarsınız sponsoru İngiliz bir sermaye grubu. Öyle şartlarda krediler verilmiş ki, madeni çıkartan güya Türk şirketi ama malın kaymağını yiyen başkası. Sonuçta Türkiye’nin toprakları, dağları, ormanları, meraları, tarım alanları, ırmakları ve denizleri bugün işte açılan bu yolda ayaklar altında çiğneniyor. Ne köylünün bir önemi var ne şehirlinin; ne tarım alanlarının önemi var, ne su kaynaklarının; ne ırmakların önemi var ne de denizlerin; ne dağların önemi var ne de ormanların ne de içinde yaşayan canlıların; varsa yoksa altın, gümüş, bakır, nikel. Bunun için yapmayacakları şey yok, görünen o. Her türlü yalanı söylüyorlar, her türlü taktikleri kullanıyorlar ve durmaya da niyetleri yok.

İşte FETÖ açtığı bu yolda mutlu mesut ilerlerken, gücüne güç katarken birdenbire AK Parti’yle arasına kara kedi girdi. “Cemaat dershaneleri” dendi, “Gücünü çok artırmıştı” dendi ama söylenmeyen bir şey vardı: FETÖ’nün altın madenleri. FETÖ esas bu maden işinden büyük güç kazanmaya başladı. İktidar bunu gördü.

Hatta FETÖ öyle güçlü bağlantılar kurmuştu ki, kimsenin kendisini yıkamayacağına inandı. Bu yüzden Erdoğan’ın restine restle karşılık verdi. Hatta Fehmi Koru’nun kitabından öğreniyoruz ki, “Barışma, anlaşma” çağrılarını bile elinin tersiyle itti. Ama sonuç özellikle 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından FETÖ için tam bir yıkım oldu ve yurt dışına çekildi. Bekliyor. Bilmiyorum neyi bekliyor ama bekliyor. Az buz parası da yok. O altın madenlerinden yıllarca, “Dore altın” diyerek tonlarca altını yurt dışına çıkardı. İngiltere’deki, Almanya’daki rafinerilere taşıdı. Çıkardığı altının ne kadarını deklare etti, ne kadarını etmedi? Bunlar çok büyük soru işaretleri. Çünkü tonda 7-8 gram altın çıkardığı bir yerde, tonda 1-2 gram çıkardığı şeklinde beyanda bulunsa madenin gelirinin üçte ikisi cebe atılabiliyor. Bugün bile başta altın olmak üzere değerli metal madenlerinde en büyük sorun bu.

Bugün Virgin Adalarında kurulan tabela şirketleriyle, vatandaşların yaşam alanlarının yerle bir edilmesi pahasına Türkiye’nin yeraltı kaynakları talan ediliyor. Kimin elinin kimin cebinde olduğu bilinmeyen çok ortaklı şirket yapılarıyla Türkiye’de at koşturuyorlar. Ben buradan iddia ediyorum, FETÖ bugün bile yurt dışına kaçırdığı paralarla ve oralarda kurduğu şirketlerle ve bulmaca gibi ortaklıklarla Türkiye’de madencilik işlerini sürdürebilir.

Peki sonra ne oldu? FETÖ gitti, maden işi bitti mi? Hayır bitmedi. Artarak devam ediyor. 2014-2017 arasında madenler el değiştirdi. FETÖ’nün madenleri artık devlet tarafından, bir başka deyişle AK Parti Hükümeti tarafından yönetiliyor. Kaldığı yerden, aynı azim ve kararlılıkla. Görünen o ki yurt içindeki ve dışındaki kartellere de aynı güvenceler verildi, “Merak etmeyin, düzeniniz bozulmayacak, işleriniz yürüyecek” denildi.

Bugün Türkiye’de Koza Holding’e ait 5 maden faaliyette. Koza Altın, Balıkesir-Gömeç’te Kubaşlar ve Çoraklık adında iki altın madeni daha açmaya hazırlanıyor. “ÇED olumlu” kararı alınmış. Koza’nın Ağrı-Diyadin-Mollakara’da bir altın madeni için temel atıldı. Çanakkale merkeze yakın Serçiler-Terziler Köyü yakınında, Çanakkale’nin tek ve alternatifsiz içme ve kullanma suyu kaynağı olan Atikhisar Barajı su toplama havzası ve koruma planı içinde yer alan altın madeninin yüklenici firması da Koza Altın İşletmeleri. Koza, buradan çıkaracağı cevheri, Bergama’daki Ovacık Madeni’nde işlemeyi planlıyor. Balıkesir Balya’da Gökmusa mevkiinde yer alan maden sahasının yüklenici firması da yine Koza Altın İşletmeleri olarak görünüyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan “ÇED olumlu” kararı almış görülüyor.

Koza Altın İşletmeleri’nin halihazırda Türkiye genelinde İzmir Bergama’da Ovacık Altın Madeni, İzmir Dikili’de Çukuralan Altın Madeni, Gümüşhane’de Mastra Altın Madeni, Eskişehir Sivrihisar’da Kaymaz Altın Madeni, Kayseri Kocasinan’da Himmetdede Altın Madeni bulunuyor.

Bugün devlet tarafından el konulan KOZA’nın bu altın madenlerinde neler oluyor? KOZA’nın bu 5 altın madeninde yüzde 2 “devlet hakkı” ödendikten sonra kalan paralar nerelere harcanıyor? Kimlere ödemeler yapılıyor? Bunu kimse bilmiyor? Sayıştay KOZA madenlerini de denetleyebiliyor mu? Ya da KOZA’nın altın madenlerinde denetimi kim yapıyor? Ne kadar üretim yapılıyor? Gerçek üretimle, deklare edilen üretim arasında bir fark var mı? Bir fark farsa yüz milyon dolarlar kimin cebine gidiyor?

KOZA’nın altın madenlerinde hangi cemaatler etkili? Bergama’daki Ovacık Altın Madeni’nde işçi alımında İsmailağa Cemaati’nin tek yetkili olduğu haberleri doğru mudur? KOZA altın madenlerinin bugün AKP’nin yeni arpalığı olduğu iddiaları karşısında bu sorular bir an önce yanıt bekliyor…

İbrahim Gündüz
İbrahim Gündüz
18 Aralık 1965 yılında Ünye’de doğdu. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Gazeteciliğe 1987 yılında stajyer olarak girdiği Güneş gazetesinde başladı. Gece muhabiri, belediye muhabiri, siyasi parti muhabiri, diplomasi muhabiri ve parlamento muhabiri olarak görev yaptı. Kanal D Parlamento Muhabiri olarak çalışırken, artık kendisi için bir çalışma ortamı kalmadığını düşünerek 2018 yılında görevinden ayrıldı. Türkiye’deki vahşi, kimyasal, yıkıcı ve talancı madenciliği anlatan “Altın Ölüm” ve "Altın Girdap" kitaplarını yazdı. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zuhal Yeşilyurt Gündüz’le evli, Aşkın ve Barış adında iki çocuk babası.

━ bu yazardan

Neye ve neden karşıyız?

Son zamanlarda doğanın yağma-talanına karşı çıkan haberler ve yayınlar yapan arkadaşlarımızın zaman zaman kullandığı bir cümle var: “Madenciliğe karşı değilim ama Batı’daki gibi yapılsın…” Madenciliğin...

Finale kalkan uçak

Osmaniye’de üç öğrenci BİR TABLDOT YEMEĞİNİ birlikte yiyor… Eskişehir’de 6 yaşındaki Elif AÇLIKTAN...

Vahşi madencilik kıskacındaki ‘Lapseki’

Bu kez haber Lapseki’den geldi… Birgün’den Gökay Başcan’ın haberinden öğreniyoruz ki, Nurol...

‘Buray’ ve Recep İvedik’ talana karşı

Kim tutar köklerimi? Sarıp besler toprak gibi Kim verir sana nefes? Dalındaki yaprak...

Altın Madencileri Başkanı Mehmet Yılmaz’a cevabımdır

Adına “Altın Madencileri Derneği” denilen, gerçekte Türkiye’nin yaylalarını, meralarını, ormanlarını, köylerini ve...

Murat Dağı, siyah akan Gediz, türbana yasal düzenleme ve öldürülen çevreciler

25 Ekim 2022 Salı günü Birgün Gazetesi’nde dikkat çeken bir haber yayınlandı. Murat...

“KADER”

Yine “kader” yine “fıtrat” dediler… 20 yıldır dedikleri gibi… Sayıştay raporunda bile açık...

Sorumlunun olmadığı bir ülkede adına ‘kaza’ denilen katliamlar

Takvimler 20 Ağustos 2022’yi gösterirken, Gaziantep’te ve Mardin’de katliam gibi iki kaza...

Barselona’nın balıkları ve Toros Dağları

2010 yılı Temmuz ayında eşim Zuhal’le birlikte Barselona’nın ünlü Rambla bulvarından yürüyüp...

Bir bakanın altın rüyası ve Örencik’ten yükselen çığlık

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank… Sık sık altın madenlerini ziyaret ediyor…...

Neoliberal talana karşı direniş: Siyanürlü altın madenciliği, vahşi madencilik ve kaçınılmaz mücadele

Milletvekilleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, şirket ve bakanlık yetkilileriyle birlikte bir salona...

Sezgin Baran Korkmaz, 234 milyar dolarlık kara para ve Magnitsky Yasası

Sözcü Gazetesi’nde Uğur Dündar yazdı… ABD Adalet Bakanlığı 2019 yılında Türkiye’den Sezgin Baran...

━ son bir haftada

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz