16.8 C
Ankara

‘Çanak Çömlek Mahkemesi’

Paylaş:

Eyyüp Demir

Yazının başlığına bakarken tebessüm etmemek elde değil. Hemen söyleyeyim, bu söz şahsıma ait değil, onun için de tırnak içine aldım.

Bu ifadeyi ilk gördüğümde çanak ve çömlek üreticilerinin yargılandığı bir dava sanmıştım. Fakat meselenin özü hiç de öyle çıkmadı.

Haydi şöyle bir antik Yunan’a gidelim ve şu meselenin bir özüne bakalım.

Antik Yunan’da Peisistratos M.Ö. 560 yılında bir darbe yaparak “halkçı tiranlık yönetimi”ni ele geçirdi ve önemli memurluklara da kendi adamlarını yerleştirdi. Bir süre sonra tiran Peisistratos yönetimde alaşağı edildi ve demokrasi dönemi başladı. Yönetimin başına da demokrat Kleisthenes geçti.

Buraya kadar her şey güzel, çünkü halkın tiranlığı gitmiş yerine demokrasinin partisi hüküm sürmeye başlamıştı.

Kleisthenes bununla da kalmamış, Atina’da olaki sivrilerek tiranlığa gitmeye çalışanlara karşı önlem amaçlı bir seçim sandığı kurdurmuş. Yılın belli aylarında da kenttaşlarının korktukları kişilerin adlarını çömlek parçalarına yazıp küplere atmalarını istemiş.

Eğer bir kişinin adı altı bin kenttaş tarafından yazılmışsa o kişi on yıl için Atina’dan sürülmekte. İşte “Çanak Çömlek Mahkemesi” ya da orjinal adıyla Ostrakismos dedikleri budur.

Aslında hikayenin bu kısmı pek de ilginç değil, esas olan tiranlığa karşı yapılan bu davranışın daha sonrasında işlevi değişerek demokrat parti önderlerinin aristokrat rakiplerini sürgün etme aracı durumuna getirmeleridir.

Yani tiranların yönetiminden kaçarken, Atina bir anda demokratların tiranlığı altında kalmış. Böylece Çanak Çömlek Mahkemesi’de siyasi rakiplerin bertaraf edilmesine dönüşmüş.

Şimdi 2581 yıl sonraya, yani günümüze gelelim.

Geçtiğimiz gün Ankara Cumhuriyet Başsacılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında aralarında Selahattin Demirtaş’ın da bulunduğu 108 kişi hakkında hazırlanan 3 bin 500 sayfalık iddianame Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi.

Buna göre Demirtaş ve diğer kişiler 6-8 Ekim 2014 Kobani olayları ve ortaya konulan diğer iddialardan dolayı yargılanacaklar.

Peki neyle suçlanıyorlar, “azmettirici” sıfatıyla işlenen eylemlerden sorumlu tutularak; “Devletin Birliği ve Ülkü Bütünlüğünü Bozma”, “Adam Öldürme” yetmiyor 37’şer kez “Adam Öldürmeye Teşebbbüs”, 31’er kez “Yağma”, 24’er kez “Alıkoyma”, 38’er kez “Alıkoymaya Teşebbüs” 2’şer kez “Mala Zarar Verme”…

Liste böyle uzayıp gidiyor. İddianame 3 bin 500 sayfa olunca, naçizane bu yazıya da tüm suçlamaları aktarmak imkan dahilinde değil.

Peki istenen cezalar nedir?

Cezaevinde bulunan HDP Eşgenel Başkanları Selahattin Demirtaş’a 142 yıl, Figen Yüksekdağ’a da 83 yıl talep edilmekte, ayrıca kalanlar için de farklı cezalar istenmektedir.

İddianame kabul edilmeden önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iki gün öncesinde Kabine toplantısının ardından  Kobanî soruşturmasından bahsetmiş ve Demirtaş’a yöneltilen suçlamaları sıralamıştı.

Hakimler Savcılar Kurulu (HSK) tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Akça atanır atanmaz da ilk mesaisinde “Kobani soruşturma” dosyasını onayladı.

Elbetteki bu yargılama sonunda da bir karar çıkacaktır. Fakat Türkiye’nin genel gidişatına bakıldığında hukuki yargılamalardan daha çok siyasi yargılamaların ya da yargıya siyasetin karıştırıldığı yargılamaların öne çıktığını görmekteyiz.

HDP’nin kapatılma tartışmaları, Demirtaş bağlamında verilen cezalar, ister istemez yapılan sorgulamaları da subjektifleştiriyor.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin “Selahattin Demirtaş’ı bırakın” kararına karşı iktidarın olumsuz yaklaşımı elbetteki kafada soru işaretlerine uygun ortam da hazırlıyor.

Şimdi tekrar başa dönersek, antik Yunan’da demokratlar tiranları kovalım diye kurdukları “Çanak Çömlek Mahkemesi”yle ne yazık ki hukukî bir karardan uzaklaşarak siysasi rakiplerini bertaraf eden kararlara imza atmaya başlamışlardı.

Bu “Ostrakismos” kararları, dönemin siyasal erkine göreceli bir rahatlama getirmiş olabilir, fakat antik Yunan’a ve hukukuna kazandırdığı hiç bir şey olmamış. Tam aksine, mulalefetin susmasına, düşüncelerin körelmesine ve iç çatışmaların gelişmesine yol açmış.

Yukarıdaki alıntıları da göz önünde bulundurarak, E. Hallet Carr sorduğu şu mehşur soru ‘Tarih Nedir? Bizce tarih bugünün mahkemelerinin geçmişe bakarak çıkaracağı sonuç olsa gerek. Peki bundan bir sonuç çıkar mı? Emin değilim.

Yazar hakkında

Eyyüp Demîr, Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünü bitirdi. Özgür Üniversite’de sanat ve estetik dersleri verdi. 1994 yılında gazeteciliğe başladı ve halen gazetecilik yapıyor. Çeşitli televizyonlarda yapımcılık, sunuculuk ve temsilcilik görevinde bulundu.  Yazarın kaleme aldığı ilk kitabı ‘Estetik’ ile birlikte toplamda 7 kitabı bulunuyor.

 

 

Eyyüp Demir
Eyyüp Demir
Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünü bitirdi. Özgür Üniversite'de sanat ve estetik dersleri verdi. 1994 yılında gazeteciliğe başladı ve halen gazetecilik yapıyor. Çeşitli televizyonlarda yapımcılık, sunuculuk ve temsilcilik görevinde bulundu. Yazarın kaleme aldığı ilk kitabı ‘Estetik’ ile birlikte toplamda 7 kitabı bulunuyor.

━ bu yazardan

Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Zülfü Livaneli mi?

Cumhur İttifakı ile Milet İttifakı arasındaki en çekişmeli konuların başında muhtemel cumhurbaşkanı...

‘Andımız’ acaba ‘Sonda Me’ Olursa CHP ve MHP ne hisseder?

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Danıştay 8. Dairesi’nin Öğrenci Andı’nı kaldıran Milli...

Devlet Bahçeli’nin Kürtçülüğe katkıları!

Günümüzde Türk milliyetçiliğinin öncü aktörü konumunda olan MHP lideri Devlet Bahçeli’dir. Bahçeli,...

AKP’nin aynı gün içindeki farklı iki eylem planı

AKP Genel Başkanı/Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2 Mart günü “İnsan Hakları Eylem...

Türkiye’de Kürt Sorunu ve Çözüm Tartışmaları

Garê operasyonuyla Kürt sorunu tekrar gündemin ana meselesi haline geldi. Türkiye’de...

Ankara’daki siyasi trafik ve HDP’ye dönük nezaketsizlik

Trafik deyince hemen herkesin aklına İstanbul’daki araç trafiği gelir, fakat son dönemlerde...

Erdoğan Hep Başbakan Başbakan Hep Erdoğan

Süleyman Demirel 1965-1993 tarihleri arasında yedi farklı hükümette toplam 10 yıl 5...

Akademia’dan Üniversite’ye Bir Yolculuk-2

Bir önceki yazımızda “Tarihe Tanıklık Eden Akademia’nın Gelişimi” başlığı altında bu kurumsal...

Akademia’dan Üniversite’ye Bir Yolculuk (1)

Geçtiğimiz günlerde Boğaziçi Üniversitesi'ne Cumhurbaşkanı kararnamesi ile rektör atanmasına tepki gösteren ve...

‘Suskun kadın davası’ ve kadın cinayetleri

Eyyüp DEMİR Her yıl kendine özgüdür, bazı yıllar insan belleğinde anımsamayı...

━ son bir haftada

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz