Adı Antalya İlim ve Kültür Derneği. Bu dernekte aşçı olarak çalışan İhsan Güney, dün Akdeniz Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği 1. Sınıf öğrencisi Mehmet Sami Tuğrul adlı öğrencinin başını satırla kesti.
Ayrıntılar korkunç. Cinayetten sonra kesik başı göğsüne koyup, “Deccali vurdum” diye bağırıyor aşçı. Satırı da ölen gencin göğsünün üstüne bıraktı.
“Decaal” yalan söyleyen anlamında İslami bir tanım.
Bu kan donduran cinayet dün Meclis’te de gündemdi. Cinayetin işlendiği saatlerde yurtlardan sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Kasapoğlu, Meclis Genel Kurulu’nda bütçeyi savunuyordu.
HDP Milletvekili Mahmut Toğrul, cinayetin işlendiği yurdun adını verip, olayı Kasapoğlu’na sordu. Kasapoğlu, “Konuyu Antalya Valimizle görüştüm, olayın gerçekleştiği mahallin bir özel işletme ya da bir dernek ya da vakfa ait yurt olmadığı bilgisine ulaştım” dedi.
Olay, cinayeti gören bir öğrencinin yemekhanenin kapısını kilitleyip polisi araması ile ortaya çıkmış, dakikalar içinde tüm ayrıntılar haber sitelerinde paylaşılmıştı. Tüm ayrıntılar biliniyor, Milletvekilleri tüm ayrıntıları Genel Kurul’da veriyordu.
Buna karşın Bakanın, Genel Kurul’da yurdun ismini vermemesi dikkatleri çekti. Çok sayıda milletvekilleri “Yurdun ismini açıkla, yurdun ismini açıkla” diye ısrar etti, ama Kasapoğlu sessizliğini korudu.
Çünkü o yurt, bir cemaat, bir tarikat yurduydu.
Ve çocuklar bu tarikat ve cemaat yurtlarında kaldıkları için böyle cahil insanların elinde kalıyorlardı.
AKP iktidarı boyunca devlet yurtlarını kaderine terk etmiş, ödeneklerini küçültmüş, yurt hizmetini cemaat ve tarikatlara bırakmıştı. Bunun için de başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere çok sayıda belediye Ensar, Tügva gibi kuruluşlara taşınmazlarını yurt hizmeti görmeleri için bağışlamıştı.
Sonradan Tügva sızıntılarıyla ortaya çıkan belgeler, bu cemaat ve tarikat yurtlarının AKP’nin insan kaynağı olarak yetiştirildiğini, bu yurtlarda kalanların düzenli olarak devlet kademelerine yerleştirildiğini, yani bir bakıma AKP’nin paralel bir devlet düzeni kurduğunu ortaya koyuyordu. Antalya’daki yurt cinayeti de AKP’nin elleriyle kurduğu bu yurt düzeninin sonucuydu.
Muhalefet milletvekilleri dün Genel Kurul’da ısrarla cinayetin işlendiği yurdun adının Bakan tarafından telaffuz edilmesini istese de niyeyse Bakan Kasapoğlu, o anda tüm haber sitelerinde adı anılan yurdun ismini saklamaya özen gösterdi.
Hatta eline başka yurtların resimlerini alıp tek tek gösterdi.
O yurtların resimlerini gösterirken, muhalefet milletvekilleri, “Çocuklarımızı cemaat yurtlarına terk etmeye utanmıyor musunuz?”, “Çocuklarımız neden cemaatlere teslim edildi?”, “Hesap verin” diye bağırıyordu. CHP’li Ali Şeker, “Tarikat yurtlarına bıraktınız çocukları, gençleri tarikatların kucağına bıraktınız” diyordu.
Bakan Kasapoğlu, muhalefetin öfkesi karşısında cinayetle ilgili hiçbir açıklama ya da yorum yapamadı. Çareyi, AKP’nin klasik bir taktiği olarak, muhalefete vurmakta buldu:
““Hiçbir hadiseyi kirli siyasetisiniz için istismar etmeyin.”
Yanıt da CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’dan geldi:
“Bu bir üniversite ve bu olay gerçekleşmiş iken Sayın Bakanın burada bir işportacı edasıyla yurt resimleri göstermesini aziz milletin takdirine bırakıyorum. Evet, insan üzülür. İnsan üzülür, o çocuk devletin bir yurdunda kalıyor olabilseydi bugün başı kesilmeyecekti Sayın Başkan!”