16.6 C
Ankara

Can Suyu

Paylaş:

Her gün ama her gün suç işlenen bir ülkede, adalet aramak boynumuzun borcu oldu. Kadınlara, akademiye, öğrenciye, çiftçiye, işçiye uygulanan baskıyla şiddetin varyasyonlarını deneyimlemekle geçen günlerde, “Nasıl var olacağız?” arayışına da girdik. Bu sıkışmışlıkta belki de hayat kurtaran bu soruyla gelen dayanışma ruhu, kuşkusuz nefes aldırıyor.

Kayyum rektör Melih Bulu’nun atanmasıyla Boğaziçi’nde başlayan hukuksuzluk, ağır aksak ilerleyen güven kırıntılarını da yerle bir etti. Hem de öyle ki, ‘güvenlikten sorumlu’ ama sorsan hak nedir bilmeyenler, “Biz devletiz, size ne yapacağımızı bilmiyorsunuz, bizim yüzümüzü unutmayın, sizi bitireceğiz” diyerek nefret ve işkence suçu işlerken devamında yapacaklarını da alenen ilan ediyor. Bin bir emekle, derece yaparak en saygın okullardan birine giren öğrenciler; intihal yaptığı açığa çıkan, hiçbir yerde kabul görmeyen ve istifa etme cesaretini bile gösteremeyen bir isim yüzünden haftalardır şiddete uğruyor.

Elbette mesele Melih Bulu’nun kendisinden ibaret değil, seçilmediği ve istenmediği takdirde sırtını yasladığı otoriteye güvenerek şahsını rektör ilan eden Bulu, Boğaziçi’ni dünyada seçkin bir yere getireceğini iddia ediyor ve ezberden şaşmayarak varlığını, devletle özdeştiriyor. Peki, bunu üniversitenin içine polisleri sokarak, öğrencilerin üstünde deneyimledikleri şiddet türleriyle mi başaracak? Bu ülkenin bakanları, cumhurbaşkanı geleceği yaratması beklenen dinamik bir kesimi; “terörist”likle suçlarken, hedef gösterirken, karakolların tozunu “devletiz biz” diyenlerin ayaklarının altında yuttururken nasıl olacak bu işler? Birlik, beraberlik, tekçilik ve beklenen sonsuz biat ile devletli iktidarlarında kendilerine yer edinmeye çalışanlar; insan haklarını, geleceği, demokrasiyi, eşitliği, güvenli bir toplum olma sözünü nasıl ilerletebilir? Katliamlardan, çalınan sorulardan, sokaklarında rahatça dolaşamadığı bir karanlıktan, kâr hırsının azgın dişlilerinden sağ salim çıkıp gelen insanlar, sel oluyor be azizim.

Toprağımıza doldurduğunuz beton, ruhumuza dayattığınız iç çekişler, omuzlardaki yük canımızı almaya yetmedi ama silkelenme cesareti verdi. Kafasını kırdığınız, dişini döktüğünüz hatta cinsel saldırıya kadar vardırdığınız güvenlik anlayışınız, otoritenizi tuzla buz ediyor.

İstanbul’un, Ankara’nın meydanlarında kafalarını yere sürttüğünüz yüzlerce insan o meydanları özgürleştirmeyi vadeden ve kökü çok derinlerde olan bir ruhu taşıyor. O ruh ise çocuğunun iyi bir eğitim alması için merdiven silmekten canı çıkan, toprakta çalışmaktan ellerinden nasırı hiç eksik olmayan, şiddetle-mobbingle- tacizlerle cam tavanların arasında kendine yer kazıyan kadınların köklerinden filizleniyor.

Sadece kadın cinayetlerinde şiddetle mücadele edeceğiz gibi kelimeleri yan yana getiren zihniyet, elbette gelecek sunmaz. Sadece size değil o gücü size teslim edenlere de hesap soracak olan gençler, kadınlar, emeğiyle hayatta kalanlar kendilerinden tüm çalınanları alacak. Çünkü ufkumuz koltuklarla sınırlı değil, ufkumuz uçsuz bucaksız bir hayatla dolu. Sahte olan ne varsa arınacak kampüslerden, sokaklardan, meydanlardan kafanızın içindeki en dipsiz korkulardan… Uçan kuşun hain, terörist ve bilmem ne bela olduğu tamtamlarının arasında, haklı taleplerin bu kadar sahiplenilmesi kuşkusuz can suyumuz.

Burcu Yıldırım Kimdir?

Hacettepe Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu. Aynı üniversitede Kadın Çalışmaları Topluluğu (HÜKÇAT) kuruluş çalışmalarında yer aldı. Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları Bölümü’nde yüksek lisansa başladı ancak birçok hocası, Barış Bildirisi’ne imza attıkları gerekçesiyle ihraç edilince bölümünü tamamlayamadı. Öğrenciliği döneminde ve sonrasında 5 yıl boyunca Evrensel Gazetesi ile Ekmek ve Gül’de; bir süre de Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nde çalıştı. Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Çocuğun İnsan Hakları Ödülü ve Ankara Tabip Odası ödülü, İstanbul Tabip Odası “Gazete-Haber Araştırma Ödülü”, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi “Koruma Alanında Emre Madran Ödülü” sahibi. Halen basın danışmanı olarak görev yapıyor.

Burcu Yıldırım
Burcu Yıldırım
Hacettepe Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu. Aynı üniversitede Kadın Çalışmaları Topluluğu (HÜKÇAT) kuruluş çalışmalarında yer aldı. Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları Bölümü'nde yüksek lisansa başladı ancak birçok hocası, Barış Bildirisi'ne imza attıkları gerekçesiyle ihraç edilince bölümünü tamamlayamadı. Öğrenciliği döneminde ve sonrasında 5 yıl boyunca Evrensel Gazetesi ile Ekmek ve Gül'de; bir süre de Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nde çalıştı. Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Çocuğun İnsan Hakları Ödülü ve Ankara Tabip Odası ödülü, İstanbul Tabip Odası “Gazete-Haber Araştırma Ödülü”, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi “Koruma Alanında Emre Madran Ödülü” sahibi. Halen basın danışmanı olarak görev yapıyor.

━ bu yazardan

Davulun sesi artık uzaktan da hoş gelmiyor

İstanbul Sözleşmesi 11 Mayıs 2011 yılında Türkiye ve tarafı olan ülkeler arasında...

Isrardaki gerçeklik

İstanbul Sözleşmesi’nin feshi ile başlayan ve kadınların her alanda daha yüksek sesle...

Kimin rengi kalacak?

Son yıllarda yaşadıklarımızın peşine düşmek ve bir şekilde hesabını sorma çabasıyla içimizde...

‘Adalet İstiyoruz’ nicelerimiz adına!

Adalet kavramı, ülkemizde ihtiyacı olanın da talep edenin de erişemediği bir olgu...

Tutunup kök salma inadı sadece erkek şiddetine karşı olmayacak

8 Mart hazırlıkları, ülkenin her yerinden irili ufaklı baş gösteriyor. Pankartlar, dövizler,...

Ölmediyseniz ‘Alo’ deyin

Gündem, her zamanki gibi olabildiğine yoğun. Devlet yetkililerinin halkın bir tekini düşünmeden...

Adalet Sırası Kadınlara Ne Zaman Gelecek?

Burcu Yıldırım Yıllardır içimizi rahatlatacak haberlere hasretiz. Çok görmüş geçirmiş sayılmam...

Haklarını birbirine teslim eden kadınların hesabı

Burcu Yıldırım Öncelikle sözümüzün çoğalmasına imkan oluşturduğu ve buradan seslenmeme...

━ son bir haftada

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz