Toplumsal kırılma anları, korku sinemasının en sevdiği ortam. En azından öyleydi. Toplumsal korkuların, endişelerin bir biçimde istismarı nihayetinde. Kimisi bu korkulara ilerici yorumlar getiriyor, kimisi ise muhafazakar bir noktadan bakıyor.
70’li yıllar Amerikan sineması için her türde kırılmaların izlerinin yaşandığı bir dönem oldu. 68’ hareketi, kadınlar ve siyahların mücadele bayrağı açması, üstelik bir de Vietnam hezimeti toplumsal büyük kırılmalara neden olmuştu. Bu da korku sinemasının altın çağı olarak adlandırılacak dönemin kapılarını araladı. Üstelik yalnızca ABD için geçerli değildi bu durum. Dönemin öne çıkan yapıtlarından bir kısmını hatırlayayım: Şeytan, Texas Katliamı, Suspiria, Jaws, Yaratık, Nosferatu…
İşte, bu hafta itibarıyla salonlardaki yerini alan “X”, bu korku filmlerinin parodisini yapma niyetinde, diğer yandan da gerçekten korkutmak istiyor. Yirmi yıla yakın süredir korku türünde filmler/ diziler çeken, “Ayin” (The Sacrament) ile övgüler alan, türe kafayı takmış isimlerden Ti West’in yazıp yönettiği film, 1979 yılına Jimy Carter’in başkan olduğu ‘buhranlı’ zamanlarda geçiyor. Vikipedia’da “Başkanlığı sırasında petrol krizi yaşandı. Enflasyon oranı tarihin en yüksek değerlerinden birine ulaştı. Sovyetler Birliği Afganistan’ı işgal etti. İran’daki Şah Muhammed Rıza Pehlevi yönetimi yıkılarak İran İslam Cumhuriyeti kuruldu. ABD’nin Tahran’daki elçiliği hükûmetten cesaret alan bir grup öğrenci tarafından işgal edildi ve elçilik çalışanları 444 günlük bir süreyle rehin alındı” diye anlatılan dönem.
Film, bugünün Amerika’sına nazire yaparcasına muhafazakar/ liberal kapışması üzerine inşa ediyor bir yandan yapısını. Porno film çekip şöhret ve parayı yakalamak isteyen ama bir yandan da özgürlüklerinin peşinden koşan bir grup genç ile tanışıyoruz. Texas’ta bir çiftlik evine doğru minibüsleriyle yol alıyorlar. Film bu andan itibaren, korku sinemasının bütün klişelerini yerli yerine oturtarak ama alt metnini başka türlü kurarak ilerliyor.
Kahramanlarımız tabii ki tekinsiz bir çiftlikte buluyorlar kendilerini. Çirkin ve yaşlı bir adam olan Howard karşılıyor onları. Esas kızımız Maxine, kıllanıyor durumdan. Zaten evin penceresinden de belli belirsiz başka bir yaşlı kadın silueti görüyor. Altı kişilik ekibimiz kiraladıkları kulübeye geçiyorlar ve porno filmlerini çekmeye başlıyorlar. O sırada, Maxine gerilimi tırmandıracak ilk hamleyi yapıyor ve ormanda yalnız başına dolaşmaya çıkıyor. Hem durumdan işkillenen hem de olayın üzerine giden esas kız klişesi burada çıkıyor karşımıza.
Bir süre sonra, özgürlük ve seks düşkünü bu liberal gençler ev sahibi ve sahibesinin tehditkar bakışlarına maruz kalıyorlar ve ardından 70’ler sinemasına öykünen bir kesip biçme, öldürme döngüsü başlıyor. Önce ‘sanat sineması’ düşkünü olan gidiyor haliyle!
Ti West, bir yandan televizyondan bir rahibin muhafazakar söylevini döndürüp dururken, diğer yandan üstlerine boca edilen bu gericiliği ‘gençlik ve güzelliğini’ kullanarak aşma hayali kuran bir grup gencin açmazını anlatmaya niyetleniyor. Burada spoiler vermeden şöyle bir tespitte bulunalım. Güzellik, gençlik ve cinselliğe özlem meselesi bir yandan farklı kuşaklar üzerinden anlatılırken, diğer yandan da Mia Goth’un canlandırdığı iki kadın karakter üzerinden birbirini tamamlayan bir süreç olarak da tanımlanıyor. “Korktuğunuz şeye dönüşürsünüz” diyor yönetmen. Bunu bir kader olarak mı, yoksa ihtimal olarak mı sunuyor siz karar verin!
Ev sahibi ve sahibesinin öfkesinin artık geçip giden gençliğe olan özlem ile açıklayabileceğimiz gibi; bastırılmış kimi arzuların patlaması, gençlikte yaşanmamış heyecanları yaşayanlara karşı husumet olarak da okuyabiliriz pekala…
Filmin tökezlediği yer, ciddiyetle parodi arasındaki sınırı bulanıklaştıramaması, bir oraya bir buraya savrulması. Bir dizi korku klişesinin üst üste bindirilişinin ardından girilen kesip biçme döngüsünden murat tam olarak nedir bilinmez ama olacaklar bilindiği için bir gerilim söz konusu olamıyor. Kesip biçme döngüsüne dair bir şey diyemeyeceğim çünkü türün bu versiyonuyla aram hiç iyi değil! Ama estetik olarak Tarantinovari geldi bana. “Death Proof” mesela.
Nihayetinde türün vasatın üzerinde, sevenlerinin memnun ayrılacağı bir film olduğunu düşünüyorum “X”in. Ama izleyip karar vermek en iyisi.