Türkiye’de sosyal değişim süreci yaşanmamıştır…
Bizdeki demokratik yapılanmanın sakat kalmasının en büyük etkenlerinden biri olmuştur…
Sporda da demokratik yapılanma şimdiye kadar mümkün olmamıştır…
Özellikle futbolun branş olarak ön planda olması, dönen para- futbolu cazibeli hale getirmiştir…
Sporun her branşında yöneticilerin seçilmesi siyasi baskı sonucu ya da paranın gücünü ortaya çıkarmaktadır…
Bugün federasyon başkanlığı için aday olanlar ve seçilenler fahri görev olarak bu işe talip olduklarını belirtiyorlar…
Gerçekten öyle mi…
Hayır…
Bugün fahri olarak görev yapan federasyon başkanlarının mal varlıklarını incelediğimizde hiç de fahri görev yapmadıkları ortaya çıkmaktadır…
Türk sporuna yön veriyorlar…
Bugün federasyon başkanlarına bakınız…
Bu kişilerin eğitim ve görev yaptığı federasyonlarda ne kadar bilgi sahibi oldukları ortaya çıkar…
Türkiye’de spor denildi mi akla futbol gelmektedir…
Öyle ise…
Futbolcu ve teknik adamlar ne kadar kendilerini geliştirirse geliştirsin, bu yönetim anlayışıyla futbola katkıları sınırlıdır…
Diğer federasyonlarda da aynıdır durum…
Türk sporunun sorunu burada başlamaktadır.
Çözüm nedir…
Sosyal alanda tüm sporcuların özellikle de futbolcuların ve teknik adamların sosyal haklarını koruyacak sistem sivil bir örgütlenmeden geçmektedir…
Bunun ilk adımını rahmetli Metin Kurt attı…
Beraber yola çıkanlar, Kurt’u yalnız bıraktı…
Şimdi pişmanlar…
Ama bu pişmanlık fayda getirmez…
Kaybedilen bir şey yok…
Özellikle profesyonel sporcular örgütlenme ve sendikalaşma yolunda adımlar atmalıdır…
Bugün dolarlar, Eurolar kazanabilirsiniz…
Yarınınız geleceği garanti değil…
Bunun için, sosyal hakların alınması için sosyal sorumluluk gerekir…
Bunun yolu da birlikte örgütlenmekten geçer…
Çünkü örgütlü halk yenilmez…
Sporcular da özellikle futbolcular, sendikalaşma yolunda korkmadan hareket etmeli…
Yoksa…
Sözde spor adına kurulan dernekler, sporcuların hakları için çözüm olamaz …