14.6 C
Ankara

Çevirdikçe okunacak bir kitap: HALİT ÇELENK

Paylaş:

Halit Çelenk, çevir çevir oku bitmeyen bir kitap, gölgesinde bütün yoldaşlarını, sevenlerini barındırabilen bir ulu çınar, 90. yaşında, son yolculuğuna giderken bile sosyalizm için atan bir yürek… Nasıl anlatılır ki Halit Çelenk…

Halit Abi’nin bugün ölümünün 11. yıldönümü. 5 Mayıs 2011 günü hayata gözlerini yuman Halit Çelenk, aslında ölüm tarihini, yıllarını savunmalarına verdiği “evlatlarım”, “yoldaşlarım” dediği Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ile anılmak için kendisi seçti. 2011 yılından sonra da her 6 Mayıs’ta Karşıyaka Mezarlığı 2 No’lu Kapı’da yapılan tören “üç fidan, bir çınar” için oldu…

Halit Abi gerçekten benim ağabeyim, dostum, yoldaşım olmuştu. Haber için tanışmış, sonrasında neredeyse her gün birbirini arayan, görüşen iki dost olmuştuk. Şekibe Abla’yı da sayarsak, üç dost… Benim için çok değerli idi her ikisi de… 

Halit Abi’nin ölümünün ardından Evrensel Gazetesi’nde yazdığım (https://www.evrensel.net/haber/5613/cevirdikce-okunacak-bir-kitap-halit-celenk) yazıyı paylaşarak, bir kez daha anmak istedim: 

Herkes “Denizlerin avukatı” olarak tanır, bilir, ama o kadar değil; Denizlerin aynı zamanda yoldaşı, mücadele arkadaşı da, yüreği sosyalizm inancı ile dolu bir çınar da…

Halit Çelenk’i en iyi anlatan söz, Şekibe Abla’nın, “Geleceğe Adanmış bir Ömür Halit Çelenk” adlı Evrensel Basım Yayın’dan çıkan kitabındaki şu sözleri olsa gerek: “Halit’i tanıdığımdan beri en başta gelen özelliği inancından, düşüncesinden bir gün dahi taviz vermeden, aynı çizgide bugüne kadar ilerlemiş olması. Ne kadar baskı da olsa, aleyhine yorumlanacak durumlar da çıksa bir gün dahi inancından taviz vermemiştir…”

Halit Çelenk, Halit Abi 90. yaşında, tam da Denizlerin idamının 39. yıldönümünde, Şekibe Abla’nın deyimiyle “çocuklarla buluştu.” Küçük kızı Ferda’ya vasiyeti, “Denizlerin yanında bir mezar”, büyük kızı Serpil’e vasiyeti “Enternasyonal”le son yolculuğuna uğurlanmaktı.

Son zamanlarda iyice rahatsızlanmıştı Halit Abi. Özellikle son bir hafta içinde birkaç gününü yoğun bakımda geçirdi, eve çıktığında biraz düzelmişti. Ama çok acılar çekmiş bedeni, “artık bu iş yürümez” diyordu.

O’nunla son telefon konuşmamız iki hafta kadar önceydi. İstanbul Barosu Başkan ve yöneticileri kendisine plaket vermek için evine gelecekti, bizden de fotoğraf çekip, çekim yapmamızı istemişti Halit Abi. İşte o fotoğrafları göndermemiz için aramıştı.

Halit Abi’nin belki torunları kadar sevdiği Arzu isimli bir bakıcısı var. Arzu, Halit Abi’ye günlük gazeteleri okur, telefonlarını çevirip kendisine verir, Halit Abi dört ayaklı bastonuyla yürümeye kalktığında yardımcı olurdu. Arzu, “Amca çok direndi” dedi. Yani Halit Abi’nin Denizlerin yıldönümüne yetişmek, o gün ölmek için çok direndiğini kastetti. Arzu Halit Abi’nin Salı günü, “Çarşamba, Perşembe kahvaltıda birlikteyiz, ama Cuma’ya söz veremem” dediğini aktararak, Halit Abi’nin 6 Mayıs Cuma günü Denizler anılırken, son yolculuğuna çıkmaya hazırlandığını ima etti.

Serpil Abla da Halit Abi’nin zaman zaman gelip giden hafızasına dikkat çekerek, “Dün çok iyi olmuştu. Küçük torunu Deniz’e tarihi maddeciliği, insanların nasıl şekillendiğini anlattı. ‘Çocuklar iyi ya da kötü doğmaz. Onları içinde bulunduğu koşullar şekillendirir’ diye anlattı” dedi.

Halit Abi’nin son birkaç yıldır hasta yatağında olmasına rağmen asla değiştirmediği bir alışkanlığı da sabah kahvaltısını, yatağından kalkıp geldiği o meşhur mutfaklarında Şekibe Abla ile yapması. Serpil Abla birkaç gün önce Halit Abi’nin yine kalkmak istediğini, kendisinin de “Baba bugün kalkma kahvaltını yatağına getirelim” deyince, “Ben Şekibe ile kahvaltı edeceğim” diye nasıl ısrar ettiğini anlattı. Hatta oldukça geç iyileşen ayağının kırılmasının da bu yüzden, yani rahatsızlığına rağmen Şekibe Abla ile birlikte kahvaltı etme ısrarından kaynaklandığını söyledi Serpil Abla…

O Denizlerin yanına, son yolculuğuna uğurlanmak için gözlerini kapamadan birkaç dakika önce gözlerini son kez Şekibe Abla, 68 yıllık hayat arkadaşı için açtı ve sonra bir daha açmamak üzere kapattı.

Şekibe Abla “ses ver ses ver” diye sarssa da bir daha açılmadı o gözler. Belediye görevlileri tutanak tutup, cenazeyi morga götürmek için kaldırdıklarında Şekibe Abla, boş yatağı görüp, “nereye götürdünüz bu adamı” diye bağırınca hemen sakinleştirici bir ilaç verildi. “Ben onsuz ne yapacağım” derken de ilacın etkisiyle sakin gözüken Şekibe Abla, “çocuklar” dediği Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı kastederek, “Bak görüyor musunuz, çocuklarla aynı gün gitti” demekten kendini alamadı.

O koca çınar artık ebedi yatağında. O’nu anlatacak iki kelime herhalde “sosyalist, devrimci” olurdu. O yüreği 90. yılında da sosyalizm için atan ulu bir çınardı, hep öyle kalacak… Güle güle koca çınar, güle güle Halit Abi.

━ bu yazardan

Dünün yasakçıları bugünün ‘demokrat’ı olabilir mi?

Son günlerde Akif Beki adı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun otobüste...

Ellerinde pankartlar, geliyor sağlıkçılar…

Uzunca bir süredir seslerini duyurmaya çalışan hekimler, tüm sağlık emekçileri dün alandaydı....

Basın Kartları artık tümüyle iktidarın iki dudağı arasında

Basın Kartları Yönetmeliği Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzası ile değiştirildi. Sanmayın ki, olumsuz yönleri...

Ankara kadınlarla coştu: ‘Tüm baskılara rağmen sokaklardayız’

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde ülkenin dört bir yanında olduğu gibi...

Metin’siz, ama Metin’le 25 yıl…

Metin Göktepe ile ilk Gerçek Dergisi'nde birlikte çalışmaya başladık. Daha doğrusu, ben...

Halagazeteciyiz’den MedyaPort’a

Sultan Özer İki yıl önce, sansür ve işten çıkarma politikalarının hedefindeki...

━ son bir haftada

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz