“Altın Ölüm”, “Altın Girdap” ve son olarak “O Soruyu Biz Sormayalım” kitaplarının yazarı gazeteci-yazar İbrahim Gündüz, Kazdağları’nda 347 bin ağacın kesildiğini, yeşillendirme yapılacak denilen alanın da hala çöl gibi beklediğini anlattı. Türkiye’nin hiperenflasyon ortamında maden alanlarının firmaların sömürgesi haline dönüştürüldüğünü ifade eden Gündüz, “1 ons altın Türkiye’de 200 dolara çıkarken, dünyanın başka ülkelerinde en ucuz bin dolara çıkarılıyor. Türkiye sömürge madenciliğinin tam bir talan alanı haline getirildi” dedi. Gündüz, Türkiye’de eko-kırım uygulandığını söyledi.
“Altın madenciliği, nikel madenciliği, gümüş madenciliği” denilerek doğal ortama çok büyük zararlar verildiğinin altını çizen Gündüz, “Yapılan bir madencilik değil, yağma-talan sistemidir. Yapılan sömürge madenciliğidir. Yapılan Türkiye’nin doğal kaynaklarının acımasızca sömürülmesidir” diye konuştu. Gündüz, özellikle altın madenciliği denilen sistemle çok büyük doğal tahribat yaşandığını altını çizdi:
Gündüz şunları aktardı: “Yüz binlerce ağaç bir çırpıda kesiliyor. Yüzbinlerce ton dinamit kullanılıyor. Dağlar param parça edilip, çok değerli su kaynakları zehirleniyor. Siyanür, sülfürik asit, nitrik asit gibi dünyanın en tehlikeli kimyasalları taşın-toprağın üzerine boca ediliyor. Bunun adı madencilik değil bunun adı ekokırımdır.”
‘TÜRKİYE’Yİ UCUZ, SÖMÜRGE ÜLKESİ OLARAK GÖRÜYORLAR’
Birilerinin Türkiye’yi ucuz bir sömürü ülkesi olarak gördüğünü, ülkeyi yönetenlerin de Türkiye’nin dağlarını, ormanlarını, yaylalarını, meralarını uluslararası kartellere ve yerli işbirlikçilerine sınırsızca açtığını vurgulayan Gündüz, “Bir an önce bu sömürge madenciliğini, vahşi madenciliği durdurmak zorundayız. Yoksa tarım yapacak toprak, içecek su ve nefes alacak bir havamız kalmayacak” diye konuştu.
‘MADENCİLİK DEĞİL, EKOKIRIMDIR’
Yeşil Ordu’nun yüzde 74’ünün, Kazdağları’nın yüzde 79’unun, Kütahya’nın yüzde 92’sinin maden bölgesi ilan edildiğinin altını çizen Gündüz, “Birileri Türkiye’nin su kaynaklarının yüzde 40’ının kaynağı olan Murat Dağı’nı parçalamak için planlar yapmakta, bu ülkeyi yönetenler de buna izin vermektedir. Birileri Büyük Menderes’in, Gediz’in, Porsuk’un doğuş noktası olan Murat Dağı’nı yok etmek istemektedir. Bunun adı madencilik olamaz, bunun adı ekokırımdır” dedi.
Türkiye’nin çok tehlikeli bir yol ayrımında olduğunu belirten İbrahim Gündüz, “Türkiye’nin dağları, ormanları, yaylaları, meraları ve su kaynakları ‘meta’ olarak görülüp satılığa çıkarılmış durumda. Bunu da millete iş-istihdam-ekonomi diye pazarlıyorlar. Onların iş dediği milletin köylerinin yıkılması, onların istihdam dediği içindeki milyonlarca canlıyla birlikte bir çırpıda yüz binlerce ağacın kesilmesi, onların ekonomi dediği bu ülkenin can damarı olan yaylaların, meraların ve su kaynaklarının acımasızca zehirlenmesi. Bunun adı ekonomi değil olsa olsa ekokırım olabilir. Ekoloji mücadelesi özünde doğayı ticari meta haline getirmeye çalışan, hileli gereksinimler için doğayı katleden kapitalistlere karşı bir mücadeledir. Yaşanan ekokırımdır” diye konuştu.
Kazdağları’nda 347 bin ağacın kesildiğini ifade ederek alanın fotoğraflarını paylaşan Gündüz; “Bu arazilerde artık yeşillendirme çok zor” dedi. Gündüz, Toros Dağlarından çıkarılan maden cevherlerinin Mersin limanından doğrudan Çin’e gönderildiğini, bu durumun tam bir sömürge madenciliği olduğunu, bunu gerçekleştiren firmaların yerli firmalar ve bunların yabancı ortaklıkları olduğunu hatırlattı.
Siyanür havuzu buharlastirma iric madeni
Siyanür havuzlarının kimisinin toprağa, havaya sızdığını çevreyi zehirlediğini hatırlatan Gündüz, buharlaştırma aletleriyle dolan siyanür havuzlarının içindeki siyanürün buharlaştırılarak havaya püskürtüldüğünü de fotoğraflarla gösterdi.