21.8 C
Ankara

Sağlık emekçileri ‘Beyaz Miting’ için alanda: Emek bizim, söz bizim, sağlık hepimizin

-

PAYLAŞ:

Sultan ÖZER

Sağlık emekçileri, “Emek bizim, söz bizim, sağlık hepimizin” sloganıyla Ankara’da ‘Beyaz Miting’ düzenliyor.

Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya gelen sağlık emekçileri ve hekimler, hem kendi hakları hem de halkın sağlık hakkı için Anıtpark’a yürüyor.

TTB, mitingi Anadolu ya da Kolej Meydanı’nda düzenlemek için Ankara Valiliği’ne başvurmuştu. Başvurunun reddedilmesi üzerine eylem Anıtpark’a alındı.

Sağlık emekçileri, “Hastaneler halkındır satılamaz”, “Sermayeye değil halka bütçe”, “Karanlığa karşı mesleğimize sahip çıkıyoruz”, “Çalışırken ölmek istemiyoruz” sloganlarıyla Anıtpark’a ulaştı.

Sağlık örgütleri kortejler halinde alana girdi. Siyasi partilerden, meslek örgütlerine, sivil toplum örgütlerinden sendika ve inanç örgütlerine toplumun her kesiminden eyleme destek geldi.

TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, eylemde yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

“Taleplerimiz bizim, sizin, hepimizin. Toplumda sağlıksızlık üreten ne varsa, ona karşı mücadelemiz. Savaşlara, adaletsizliğe, baskılara, zulme, açlığa, yoksulluğa, bu gezegeni daha fazla kar uğruna tüketim nesnesi görenlere, yaşamlarımızı tüketenlere, umutlarımızı hapsedenlere karşı. Bu çoklu krizler çağında ekolojik krizle pandemilere yol verenlere, karları uğruna çarkları durdurmayan, on binlerce emekçiyi ölüme terk eden, işçi sınıfı hastalığını yok sayanlara, sağlığımızı sermayeye teslim edenlere, bizi sağlıksızlığa mahkûm etmek isteyenlere karşı yan yanayız.

Biz hekimler, biz sağlığı üretenler emeğimizle koruduğumuz yaşamların, korumak için verdiğimiz mücadelenin tükenmeyen coşkusunu yüreğimizde taşırız, yaşamı korumak için mücadele etmenin değerini, bu mücadelenin de tüm mücadeleler gibi ancak umudu diri tutarak kazanılabileceğini biliriz. Örgütlü bir mücadeleyi her gün işimizi yaparken yeniden, yeniden kurarak var oluruz.

Bizi emeğimize yabancılaştıranlara, parçalayıp bölerek yönetmeye çalışanlara, birbirimize düşmanlaştıranlara, yalnızlaştırıp yarıştıranlara, kölelik koşullarını dayatanlara karşı emeğimizden, birlikte değiştirebilmekten aldığımız güçle buradayız.”

TTB Tıp Öğrenci Kolu ve SES Öğrenci Komisyonu adına Esma Eylem Dede, “Bizler, sağlık öğrencileri olarak, mücadeleyi fakülte sıralarından örmeyi ve dayanışmayı büyütmeyi hedefliyoruz. Bugün burada olma amacımız; nitelikli, toplumsal cinsiyet eşitlikçi, parasız, bilimsel, anadilinde eğitim ve sağlık hakkını savunmaktır. Bize ‘Giderlerse gitsin’ diyenler duysun: Gidecek olanlar bizler değiliz, sizsiniz. Buradaydık, buradayız, gitmiyoruz. Emeği geçen herkesin emeğine sağlık” dedi.

“BİZ AYLARDIR ANLATIYORUZ. ‘TALEPLERİMİZ VAR’ DEDİK. DUYAN YOK, GÖREN YOK, BAKAN YOK”

BDS Genel Başkanı Can Kirişçi, şunları söyledi:

“Birinci basamağı neredeyse tek başına sırtlayan aile hekimliği çalışanları, bu uygulama başladığından beri pek çok soru, haksızlık ve hukuksuzluk ile karşı karşıya kalmıştır. Başından beri sorunlarımızı dile getiriyor, çözüm istiyoruz. Sahadan uzak ve yapılması mümkün olmayan, yeni ve gerçekçi olmayan fikirler yerine sahayı dinleyerek uygulanabilir bilimsel ve tıbbi gereklere uygun çözümler için mücadele ediyoruz. Ne duyan var ne bakan. Çözüm yerine sorunların, angarya ve baskının, tükenmişlik ve şiddetin artmasına neden olan ceza yönetmelikleri, gestapo komisyonları çıkarıyorlar.

Aile hekimi ve aile sağlığı çalışanlarının ücretli izin hakkı yoktu ve hala yok. Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarının ücretli yıllık izin hakkı olmadığı gibi hastalık durumlarında da raporlu olduklarında eğer yerlerine vekalet edecek başka hekim veya aile sağlığı çalışanı bulamazlarsa maaşlarından yüzde 50 kesinti yapılıyor. Aşılama, gebe ve bebek izlemlerinde performans kriterlerine dayalı değerlendirme ve ödeme sistemi, tüm sorumluluğu bize dayatan haliyle hiçbir vatandaş sorumluluğu olmadan devam ediyor.

Biz, aylardır anlatıyoruz. ‘Taleplerimiz var’ dedik. Duyan yok, gören yok, bakan yok. Sağlıkta değişen bir şey yok. ‘Malpraktis düzenlensin, olağan komplikasyonların fahiş tazminatları engellensin, sağlık sisteminden kaynaklanan sorunlar hekimlere rücu edilmesin’ dedik; ama çıkardıkları yasa ile değişen bir şey yok. Sağlıkta değişen bir şey yok, bizde de değişen bir şey yok. Taleplerimiz yerine getirilinceye kadar devam ediyoruz, susmuyoruz, korkmuyoruz, vazgeçmiyoruz.”

“FİİLİ HİZMET /YIPRANMA PAYI HAKKIMIZIN KAMU VE ÖZEL SEKTÖR ÇALIŞANLARI İÇİN GERİ VERİLMESİNİ İSTİYORUZ”

TARIM ORKAM-SEN Genel Başkanı Ahmet Keleş, şu ifadeleri kullandı:

“Veteriner hekimler, endemik ve pandemik karakter taşıyan hayvan hastalıklarının yayılmasının önlenmesi ile mücadelede, hayvanlardan veya hayvansal ürünlerden insanlara geçen hastalıkların önlenmesinde, hayvan hastalıklarının teşhisi, tedavisi ve koruyucu hekimliğinde, hayvansal ve bitkisel kaynaklı gıdanın üretiminden tüketimine kadar yer alan her safhada halk sağlığının korunmasında; ilaç, aşı üretiminde çalışmaktadır. Kanunlara göre sağlık sınıfı ve sağlık alanında görev yapmalarına rağmen, Sağlık Bakanlığı’nda olmadıkları gerekçesiyle ve türlü bahanelerle sağlık çalışanlarına yapılan hiçbir iyileştirme uygulamalarından faydalandırılmamaktadırlar. Sağlık Bakanlığı’nca TBMM’ye sunulan ve kabul edilen, doktor ve diş hekimlerine yapılan maaş artışı ve emekliliklerinde sağlanan iyileştirmelerde de veteriner hekimler kapsam dışında tutulmuşlardır. Bu adaletsizliğin giderilmesi haklı talebimizdir. Veteriner, sağlık sınıfı çalışanları olarak, haklarımızı koruyan ve geliştiren adil bir ek gösterge düzenlemesi istiyoruz. Veteriner hekimler, diğer tüm sağlık çalışanlarının içinde bulunduğu ve şikâyet ettiği koşullara da muhataptırlar. Ağır ve yıpratıcı işlerde çalışırlar, zoonoz hastalıklara yakalanırlar. 2008 yılında fiili hizmet zammı/yıpranma payı, AKP hükümetince haksız olarak elimizden alınmıştır. Fiili hizmet/yıpranma payı hakkımızın kamu ve özel sektör çalışanları için geri verilmesini istiyoruz.”

SHUDER Genel Başkanı Ramazan Yüksel, “1219 sayılı Tababet Kanunu’na, 2011 yılında yapılan değişikliklerle yeni sağlık meslekleri eklenmiştir. Sosyal hizmet uzmanları, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre sağlık hizmetleri sınıfında yer almasına, YÖK tarafından sağlık bilimleri lisansiyeri olarak tanımlanmasına ve sağlığın evrensel tanımında yer almasına rağmen bu kanunda sağlık meslek mensubu olarak görülmemektedir. Bu durum, sağlığın hepsi eşit değere sahip biyopsikososyal bütünlük içinde ele alınması yaklaşımına aykırı olduğu gibi, sağlık lisansiyerleri arasındaki eşitliğin ve iş barışının bozulmasına, sosyal hizmet uzmanlarının kanuna dayalı olarak çıkarılan özlük hakları ile ilgili düzenlemelerin de dışında kalmasına neden olmaktadır. Bunun en son örneği, sosyal hizmet uzmanlarının, fiili hizmet zammı ile ilgili düzenlemenin dışında bırakılmasıdır. Bu nedenle biz, pandeminin ağır koşullarında filyasyon ekipleri başta olmak üzere salgınla mücadele ekibinin içinde olan sosyal hizmet uzmanlarının, Tababet Kanunu’nda sağlık meslek mensubu olarak tanımlanmasını istiyoruz” dedi.

“BU ÜLKEDE SAĞLIK ALANINDA KOCAMAN BİR SORUN VAR. BU SORUN SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA’DIR”

TÜMRAD-DER Genel Başkanı Heybet Aslanoğlu, şöyle konuştu:

“Pandemi sürecinde görüntüleme hizmetlerinde büyük bir özveri ile çalışan radyoloji teknisyenleri, ekonomik ve özlük haklarında iyileştirme beklerken bizatihi Sağlık Bakanlığı tarafından acil servislerde nöbet tutan radyoloji teknisyenlerine geriye yönelik 40-50 bin TL’ye varan borçlar çıkarıldı ve balkondan alkışladıkları radyoloji teknisyenleri hacizlerle karşıya kaldı. Radyoloji teknisyenlerine yönelik haciz uygulaması, insani olmadığı gibi hukuki de değildi. Sağlık Bakanlığı’nın bu uygulamadan derhal vazgeçmesini istiyoruz. Radyoloji çalışanlarının mevzuatları bir gece yarısı kararnamesi ile kaldırıldı, bir yıl sonra yerine yayınladıkları mevzuatlarla şua izinlerimiz tırpanlandı, kısıtlandı. Şua izinlerimizin kısıtlanması, radyasyonla çalışan sağlık emekçilerin kanser olması demektir. Şua izinleri, bir ödül veya bir lütuf değildir. Bizlerin 80 yıldır kullandığı kanuni bir haktır. Bizler, bunu onaylamıyoruz.

Bu ülkede sağlık alanında kocaman bir sorun daha var. Bu sorun, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’dır. Sağlık emek ve meslek örgütleriyle aralarında kalın duvarlar örerek, iletişim ve diyalog kanallarının tamamını kapatarak, dağ gibi biriken sorunlara kör ve sağır kalarak sağlık yönetilemez. Yönetemiyorsunuz. Yönetememenizin faturasını pandemi sürecinde 650’si sağlık personeli olmak üzere 250 bini aşkın insanımız canımızla ödedik. Yönetmediğiniz için ölüyoruz. Liyakatten uzak bu kötü yönetim bizim kaderimiz değil, bunu haykırmak için buradayız. Tüm sağlık emek ve meslek örgütleri, birlik ve dayanışma içerisinde mücadelesini ortaklaştırarak bu kötü gidişe ‘dur’ demek zorundadır. Liyakat esas alınarak daha nitelikli, ulaşılabilir, toplumcu bir sağlık sistemi mümkündür. ‘Emek bizim, söz bizim, sağlık hepimizin’ diyoruz, hepinizi saygıyla selamlıyoruz.”

“6 YILDIR SÜREN KHK İHRAÇ REJİMİ BİRÇOK ARKADAŞIMIN YAŞAMINA MAL OLDU”

SES Ankara Şubesi üyesi Aslıhan Tan, “Ulusal ve uluslararası mahkemelerin ve hukuksal mücadelenin önünü kapatmak için kurulan OHAL İnceleme Komisyonu derhal lağvedilerek ihraç edilen tüm emekçiler görevlerine iade edilmelidir. OHAL-KHK rejimi, şimdi de geçici 35. madde ile sürdürülüyor. Her gün yeni bir kamu görevlisi, bakanlıklar tarafından işinden, aşından ediliyor. 6 yıldır süren KHK ihraç rejimi birçok arkadaşımın yaşamına mal oldu. Birçoğu ülkesini, sevdiklerini terk etmek zorunda kaldı. Emekçiler, sivil ölüme mahkum edildi. Yaşamını yitiren, hayatları kararan her bir kişinin vebali bu hükümetin boynundadır. Peşini asla bırakmayacağız” dedi.

“SAĞLIK İŞÇİLERİ YOK SAYILMAYA VE SEFALET ÜCRETLERİNE RAZI OLMAYACAK”

Dev Sağlık-İş Yönetim Kurulu Üyesi Cumali Bolat, şunları söyledi:

“Kamu hastanelerindeki sağlık işçileri olarak, emeğimizin karşılığını istiyor, ‘sağlık hizmetinde biz de varız’ diyoruz. Bizler sağlık işçileri olarak, yok sayılmak, görmezden gelinmek istemiyoruz. Hastanelerimizin güvenliğinde, laboratuvarlara götürülen kanlarda, sterilize edilen ameliyathanelerde, temizlenen hasta odalarında, hastalarımızın bakımında, acillere hasta taşıyan ambulansların direksiyonlarında, hastanedeki tüm cihazların teknik bakımında, hasta kayıtlarında, çekilen tomografilerde sağlık işçilerinin emeği var.

Üniversite hastanelerinde, kamu hastanelerinde, aile sağlığı merkezlerinde ve sosyal hizmet kurumlarında çalışan sağlık işçileri olarak, taleplerimizin karşılanması için bir mücadele yürütüyoruz. Bugün ülkemizin dört bir tarafından Ankara’yı beyaza boyama gelenler içerisinde ameliyathane önlüğünün yeşili, güvenlik üniformasının grisi, temizlik hizmetlerinin mavisiyle geldik. Sağlık işçilerinin bugün için gerçekleşmesi gereken beş acil talebi için mücadele ediyoruz. İşçilerden habersiz bir şekilde imzalanan toplu iş sözleşmeleri ile dayatılan enflasyon farkı bir zam değildir. Resmi enflasyon rakamları ile verilen zamlar karşılığında ücretlerimiz erimeye devam ediyor. Bütün sağlık işçileri için iyileştirme istiyoruz. Sağlık emekçileri açısından kazanılmış bir hak olan ‘haftada 40 saat çalışma’ istiyoruz. Taşeron döneminden gelen keyfiyet ve hukuksuzlukların artık son bulmasını, yaptığımız işlerin belirlenmesini ve görev tanımlarımızın yapılmasını istiyoruz. 12 saatlik çalışmamızın 11 saat gösterilmesi kabul edilemez. Ara dinlenme ve yemek molalarımızın düzenlenmesini istiyoruz. 696 sayılı KHK ile getirilen ‘zorunlu emeklilik’ uygulamasının son bulmasını, tayin ve becayiş hakkımızı istiyoruz. Sağlık işçileri olarak bu taleplerimizi gerçekleştirmek ve haklarımızı elde etmek için hep birlikte omuz omuza mücadele edeceğiz.”

SES Eş Genel Başkanı Selma Atabey de “Biz sağlık emekçileri, yetersiz istihdamın ve kışkırtılmış sağlık talebinin karşısında tükenmekte, personel eksikliğinden kaynaklı angarya ve uzun çalışma saatleri ile daha çok çalışmaya zorlanmaktayız. Bu yoğun emeğin karşılığında ise insanca yaşanabilecek temel ücrete erişmek yerine oyalama tasarılar, ek ödeme yalanları ile geçiştiriliyoruz. Performans sistemi ile biz sağlık çalışanlarının iş barışı bozulmakta, sağlık hizmetinde nitelik değil nicelik önemsenmektedir. Ayrıca emek yoğun çalışma düzenimiz ve ekonomik sorunlarımızın yanı sıra liyakatsiz atamalar, yönetici mobbingleri, mesleki tanımının dışında çalıştırmalar, KHK’lar ve soruşturmalar gibi antidemokratik uygulamalar ile baş etmek zorunda bırakılıyoruz. Bizler, oyalama değil, hakkımız olanı istiyoruz. Bize dayatılan bu çalışma koşulları ve sefalet ücretlerinin kader olmadığını, emeğimizin gaspı olduğu bilinciyle bu bozuk düzene karşı başka bir sağlık ve sosyal hizmet sistemini var etmek için birlikte mücadele ediyoruz ve kazanacağımızı da biliyoruz. Biz, sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak, haklarımızın ve bize verilen vaatlerin takipçisiyiz. Haklarımız verilmediği taktirde iş yerlerinde sandıklar kurarak, süreli ve süresiz grevleri, Sağlık Bakanlığı önüne çadır kurma dahil seçenekleri oylayacağız. İş yerlerinde emekçiler neye karar verirse biz örgütler olarak mücadelemize o yönlü devam edeceğiz” dedi.

Eylemde, Kardeş Türküler sahne aldı.

━ diğer haberler

Memurlar.net’e kayyum atandı!

Her gün milyonlarca kamu personelinin ziyaret ettiği memurlar.net isimli internet sitesine, iki ortak arasındaki anlaşmazlık ve şirket hesaplarıyla ilgili usulsüzlük iddiaları nedeniyle kayyum atandı. Ankara...

MEB’nı Özer’e Dersim’de öğrencilere ajanlaştırma baskıları soruldu

Munzur Üniversitesi’nde okuyan öğrenciler İnsan Hakları Derneği Dersim Şubesi’nde kolluk güçlerinin ajanlık dayatmalarına karşı basın açıklaması yaparak aşağılayıcı ve onur kırıcı uygulamaların sonlandırılmasını istediler. HDP Tunceli Milletvekili Alican Önlü konuyu Meclis gündemine taşıyarak, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer'e sordu.

Gazeteci Candemir’e Müzeyyen Senar davası:

"6-7 Eylül olaylarında Muzeyyen Senar vardı" diyen Gazeteci Oktay Candemir hakkında "Şahsın Aziz hatırasına hakaret" suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. Candemir, soruşturma kapsamında emniyette ifade verdi.

10 Ekim’de katledilenler anıldı

Ankara Gar Katliamı’nda yaşamını yitiren 104 kişi için yapılan anmada, “İsyanımızı ve öfkemizi büyüterek burada olacağız” mesajı verildi.

6 yaşında ‘evlendirilen’ H.K.G.’nin ifadesi çıktı

6 yaşında 'evlendirilen'.' ifadesinde, "Çocukların evlenmesi normal sanıyordum; Wattpad'den tanıştığım bir abla, 'devlet seni korur' dedi, kaçtım" dediği ortaya çıktı. H.K.G evlendirildiği kişi ile ilgili de şunları söyledi: "Kadir İstekli, evlendiğimizi söyledi, 'bu oyun kimseye söylenmez' dedi"