12.3 C
Ankara

10 EKİM DAVASI: IŞİD’in Türkiye Sorumlusu Kasım Güler, ‘MİT işkencesiyle konuştum’

-

PAYLAŞ:

10 Ekim 2015’de Ankara’da düzenlenmek istenen, “Emek, Barış, Demokrasi” mitingine IŞİD’in canlı bombalı saldırısı ve 103 kişinin ölümü, yüzlerce kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan Ankara Gar Katliamı davasının 17. Duruşması Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşma hakiminin tanık ve aynı zamanda IŞİD Türkiye Sorumlusu Kasım Güler’e, “istemediğin soruları yanıtlama” yönündeki telkini salonda tepkilere yol açtı. Sonrasında sanık avukatı Heyyam Fidan’ın avukatları ve aileleri hedef alan sözleri de salonda gerginliğe yol açtı. Gerginlikler nedeniyle iki kez ara verilen davanın bir sonrasi duruşması 27 Aralık’a ertelendi.

ADLİYE ÖNÜNDE AÇIKLAMAYA İZİN VERİLMEDİ

10 Ekim Ankara Gar Katliamının firari sanıklar yönünden devam eden duruşması için ailelerin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi Ankara Adliyesi önüne geldi. Tüm görüşme ve ısrarlara rağmen polis adliye önünde açıklama yapılmasına izin vermedi. Açıklama, adliyenin önündeki kaldırımda yapıldı.

Katledilenlerin fotoğraflarının yer aldığı pankart ve tek tek fotoğrafların taşındığı açıklamada, “10 Ekim’i unutma, unutturma”, “anaların öfkesi katilleri boğacak”, “Faşizme karşı omuz omuza” sloganları atıldı.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekilleri Ahmet Şık ve Sera Kadıgil ile EMEP Ankara İl Başkanı Şükran Doğan, KESK; DİSK, TTB, TMMOB yöneticileri ve ailelerin bulunduğu açıklamada konuşan 10 Ekim Barış Derneği Başkanı Mehtap Sakinci Coşgun “Adliye önündeyiz yine. Yıllardır adalet mücadelesi vermeye, adalet demeye devam ettik. Katliamın 7.yılının gölgesinde adalet talebimiz tesis edilmemişken yine duruşma salonlarını metanet ve inançla doldurmaya geldik. 7.yılında da emek, barış ve demokrasi bileşenlerini, kamu vicdanını bu davayı, bu mücadeleyi takip etmeye çağırıyoruz. 10 Ekim Katliamını unutma, unutturma diyoruz. Sözün bittiği yerdeyiz demiştik 10 Ekim’den sonra. Söz bitmedi. 7 yıldır bir cümle kuruyoruz. İçeri girerek sözün bitmediği yerden devam edeceğiz. Biz bitti demeden bu mücadele bitmeyecek” dedi.

Daha sonra duruşma salonuna geçildi. Duruşmaya HDP Milletvekilleri Oya Ersoy, Şevin Coşkun, Mahmut Toğrul, Ali Kenanoğlu ile CHP Milletvekilleri Ali Şeker, Veli Ağbaba, Ali Haydar Hakverdi, Mahmut Tanal, Süleyman Bülbül, Candan Yüceer, Sevda Erdan Kılıç, Müzeyyen Şevkin, Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Murat Emir, Burak Erbay, KESK ve bağlı sendikaların MYK üyeleri, TTB, DİSK, TMMOB, EMEP, Sol Parti, Halkevleri yönetici ve üyelerinin de bulunduğu çok sayıda kişi katıldı.

Duruşmada kimlik tespitinin ardından sanık Erman Ekici, SEGBİS ile bağlandı. Ayrıca bir önceki duruşmada SEGBİS bağlantısı sırasında ses sorunu yaşanması nedeniyle bir sonraki celse için duruşma salonuna getirilmesine karar verilen sözde ‘Türkiye vilayeti sorumlusu’ Kasım Güler duruşma salonunda hazır bulundu.

SİLAHLARIN GÖLGESİNDE DURUŞMA

Duruşma salonunda jandarma bulunmasına rağmen çok sayıda, silahlı çevik kuvvet polisinin gelmesine tepti gösteren CHP’li Mahmut Tanal, “Silahların gölgesinde mi yargılama yapacaksınız. Bu size de bir tehdittir, şarjörleri var, silahları var” diye Mahkeme Başkanına seslendi. Tanal’ı tanımayan Mahkeme Başkanı da “Siz kimsiniz” diye tepki gösterdi. Salondan seslerin yükselmesi üzerine Mahkeme başkanı, “Polislerden rahatsız değiliz” yanıtı verdi.

Daha sonra IŞİD’in Türkiye Sorumlusu olarak bilinen tanık Kasım Kasım Güler dinlendi. Güler, “2012’de El Kaide operasyonlarıyla alındım, cezaevinde kaldım. 2014 yılında, Suriye’ye gittim, orada kaldım. Orada gelen ailelere yardım ediyordum. Eylemlere hiç katılmadım. Ailelere giyecek yiyecek yardımında bulundum. Türkiye’den Suriye’ye iki üç sefer girip çıkıyordum. Karakol komutanı da biliyordu, o dönem bir sorun olmuyordu. IŞİD kurulunca, şeriatın olduğu yerde yaşamak istedim o yüzden kaldım” dedi

IŞİD’de olduğu süre boyunca eğitim vermediğini savunan Güler, “2015’in 6.ayında uçak vurdu, ayağım parçalandı. Hastanede yattım 3 ay. 2 yıl da evde kaldım. İdlib’e geçtiğimde internette kırmızı listede olduğumu gördüm. Orada yaşamaya başladım” diye konuştu.

80 gün MİT’te kaldığını ve işkence altında ifadesini imzalamak zorunda bırakıldığını savunan Güler, “MİT’teki ifadem doğru değil, kabul etmiyorum. Bir kelime değiştirirsen seni tekrar alacağız dediler. MİT’in tehdidiyle böyle konuştum” dedi.

Avukat Eylem Sarıoğlu’nun, Güler’in ifadesinde Türkiye’ye rahat girip çıktığını hatırlatması üzerine Güler, “Çok rahat giriş çıkış olurdu. Yüzlerce insan gelir giderdi. Karakoldaki askerlere ‘Suriye’deki yardıma giriyoruz’ derdik, geçerdik” yanıtını verdi. “MİT sizinle ilgili niye pazarlık, kurgu yapma gereği duydu?” sorusunu Gürel, “Bunu MİT’e sorabilirsiniz, bana sormayın” diye yanıtladı.

MAHKEME BAŞKANI TANIĞI KORUYUNCA…

Mahkeme başkanı, Sarıoğlu’na soruların katliam çerçevesinde olması gerektiği uyarısı yaptı. Sarıoğlu, soruların katliamla ilgili olduğunu söylemesi üzerine mahkeme başkanı, “Bildiğini biliyordur bilmediğini bilmiyordur” diye itiraz etti. Bu sözler üzerine salondan mahkeme başkanına yönelik, “Siz onun avukatı mısınız, siz bizi tehdit ediyorsunuz?” diye tekiler yükseldi.

Mahkeme başkanının bu sözleri üzerine avukatların sorularına tepki gösteren ve adeta onlarla polemiğe giren Güler, “Ben buraya tanık olarak geldim, beni sanık yerine koyup soruyorsunuz” dedi. Güler’in soruları yanıtlamaması üzerine salondan tepkiler geldi. Mahkeme Başkanı bu tepkiler üzerine “müdahale ederseniz salonu boşaltırım, tanığı gönderirim” tehdidinde bulundu.

Aileler ise mahkeme başkanına “Tehdit ediyorsunuz, sanığı tanık yerine koyup savunuyorsunuz” diye tepki gösterince duruşmaya 15 dakika ara verildi.

Salonda bulunanlar da bu durumu alkışlarla, “yuh”lamalarla protesto ettiler. Aileler ve dinleyiciler, mahkemenin tutumuna karşı ara boyunca salonu terk etmedi.

SORULARA YANITTAN KAÇINDI

Aranın ardından tekrar soru yöneltilen Güler, 10 Ekim katliamını haberlerde öğrendiğini öne sürdü. IŞİD’de giyecek ve yiyecekle uğraştığını ama MİT operasyonuyla alındığını söyleyen Güler, 2017’den itibaren kırmızı listede aranması, MİT’in neden kendisine iddia ettiği gibi kurmaca ifade imzalattığı sorularını yanıtsız bıraktı. Güler, Nisanda yakalandığını ama 80 gün MİT’te tutularak işkence gördüğünü iddia etti.

ÖLDÜYSE, YEŞİL LİSTEDEN KIRMIZIYA NASIL ÇIKTI

Avukat Murat Kemal Gündüz, tanıkların mahkemeye geldiğinde daha önce ifadeleri kabul etmediğini belirterek şunları söyledi:

“Sayın başkan bir sonuca varamıyoruz. MİT gidip operasyonla aldığına göre firari sanıklarla ilgili bilgisi var. Ağır ceza mahkemesinin kamu gücünü kullanarak bu bilgileri istemenizi talep ediyoruz. Herkes Nusret Yılmaz öldü diyor ama arama listesinde yeşilden kırmızıya çıkarılmış. Demek ki devletin elinde resmi bilgi, belge var.”

KAMU GÖREVLİLERİ DEĞİL, MAĞDURLAR YARGILANDI

Avukat Sevinç Hocaoğulları da kamu görevlilerinin yargılanması için somut talepleri olduğunu ama tek bir kamu görevlisi hakkında bile işlem yapılmadığını anlattı. Yargının bu tutumuyla katliamda can çekişen insanlara karşı polisin gaz kullanabileceğini söylemiş olduğunu ifade eden Hocaoğulları, “Bu yüzden taleplerimizi reddederken neyin parçası olduğunuzu gözler önüne sermek istedik” dedi. “Henüz katliamın ikinci gününde saldırıya tepki gösterenlere polis müdahale etti. 2019 yılı dışında katliamın her yıldönümünde yakınlarını anmak isteyenlere polis saldırdı, haklarında dava açılanlar var. Duruşmaya girmeyeceğim diyen meslektaşımız hakkında suç duyurusunda bulunuldu” diyen Hocaoğulları, 7 yıl boyunca yaşanan hukuksuzlukları, adalet arayışlarının polis baskısı ile karşılandığını, haklarında davalar, soruşturmalar açıldığını anlattı.

Mahkeme başkanının “biz ne yapalım bu konuda” demesi üzerine Hocaoğulları, kovuşturmayı genişletme taleplerinin bu yaşananlarla birlikte değerlendirilmesi gerektiğini hatırlattı.

YARGITAY KARARINA TEPKİ

Daha sonra söz alan Avukat Eylem Sarıoğlu da Yargıtay’ın bozma kararını eleştirdi. “Hukuk fakültesini yeni bitirmiş bir avukatın, dosyayı okuduğunda hiçbir polis, kamu görevlisi yargılanmadı mı diye sorduğunu” söyleyen Sarıoğlu, Yargıtay kararında, İlhami Balı’nın sınırdan geçişleri sırasında konuştuğu askerler, canlı bombaların Ankara’ya gelişini engellemeyenler, mülkiye müfettişleri raporuna göre istihbaratlara rağmen önlem almayan ve yaralılara gaz sıkan polisler hakkında tek bir cümle bile olmadığını söyledi.

İNSANLIĞA KARŞI SUÇ

Avukat Senem Doğanoğlu da insanlığa karşı suçtan yargılamanın devam ettiğini ama Yargıtay’ın inkar ettiğini söyledi. Firari sanıkların çoğunum Suriye’de olduğunun mahkemeye bildirildiğini hatırlatan Doğanoğlu, Adalet Bakanlığı ile bu sanıkların iadesi için yazışmanın başlatılmasını talep etti.

Daha sonra SEGBİS ile duruşmaya katılan sanık Erman Ekici dinlendi. Hakkında somut deliller olmadığı iddiasıyla suçlamaları reddeden Ekici, Ebu Talha diye bir kod adı olmadığını da ileri sürdü.

SANIK AVUKATINDAN PROVOKASYON

Sanık Avukatı Heyyam Fidan ise avukatları ve aileleri hedef alarak provokasyon yaratmak istedi. Fidan’ın, “Burada adalet istiyoruz diyenlerin buna hakkı yoktur. Bu ülkede Atatürk’ü sevmiyorum, laikliği savunmuyorum diyenlere ‘yallah Arabistan’a gidin’ deniyor. Şeriatla yönetilen Suriye’ye gidince IŞİD’çi olduğu söyleniyor” sözleri salonda tansiyonu yükseltti. Aileler “adalet” derken, mahkeme başkanı da Fidan’ı uyardı. Fidan’ın uyarılara karşı gerginliği artırıcı söylemini sürdürmesi ve ailelere “soytarı” diye hakaret etmesi, salonda yargılama değil, tiyatro oynandığını söylemesi üzerine tansiyon iyice yükseldib Salondan kalkıp bağıranlar, Heyyam Fidan’a, “sen de acı yaşa” diyen aileler olurken, duruşmaya bir kez daha ara verildi.

Sonrasında sanık avukatı Heyyam Fidan savunmasını sürdürdü. Sanıkların isimlerini sayarak, bunlar hakkında hiçbir delil olmadığını ileri süren Fidan, ev hapsi şeklinde tahliye edilmelerini talep etti.

MAHKEME HEYETİ TÜM TALEPLERİ REDDETTİ

Ara karar için duruşmaya yarım saat ara verildi.

Aranın ardından mahkeme heyeti, hakkında arama kararı olan sanıkların yakalanmasına; Yunus Durmaz hakkında Antep’teki dava dosyalarının istenmesi talebinin reddine, Mehmet Fatih Alıcı ve Ömer Tatlıcı’nın yeniden dinlenmesi talebinin reddine, kamu görevlileri ve Ankara Emniyeti hakkında katliama ilişkin ihmalleri nedeniyle suç duyurusunda bulunulması ve müfettiş raporunun getirilmesi talebinin reddine, sanıklar hakkında katliamdan önceki istihbaratların dosyaya getirilmesi talebinin reddine hükmetti.

Heyet, bir sonraki duruşmanın 27 Aralık 2022 tarihinde yapılmasına karar verdi.

━ diğer haberler

Memurlar.net’e kayyum atandı!

Her gün milyonlarca kamu personelinin ziyaret ettiği memurlar.net isimli internet sitesine, iki ortak arasındaki anlaşmazlık ve şirket hesaplarıyla ilgili usulsüzlük iddiaları nedeniyle kayyum atandı. Ankara...

MEB’nı Özer’e Dersim’de öğrencilere ajanlaştırma baskıları soruldu

Munzur Üniversitesi’nde okuyan öğrenciler İnsan Hakları Derneği Dersim Şubesi’nde kolluk güçlerinin ajanlık dayatmalarına karşı basın açıklaması yaparak aşağılayıcı ve onur kırıcı uygulamaların sonlandırılmasını istediler. HDP Tunceli Milletvekili Alican Önlü konuyu Meclis gündemine taşıyarak, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer'e sordu.

Gazeteci Candemir’e Müzeyyen Senar davası:

"6-7 Eylül olaylarında Muzeyyen Senar vardı" diyen Gazeteci Oktay Candemir hakkında "Şahsın Aziz hatırasına hakaret" suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. Candemir, soruşturma kapsamında emniyette ifade verdi.

10 Ekim’de katledilenler anıldı

Ankara Gar Katliamı’nda yaşamını yitiren 104 kişi için yapılan anmada, “İsyanımızı ve öfkemizi büyüterek burada olacağız” mesajı verildi.

6 yaşında ‘evlendirilen’ H.K.G.’nin ifadesi çıktı

6 yaşında 'evlendirilen'.' ifadesinde, "Çocukların evlenmesi normal sanıyordum; Wattpad'den tanıştığım bir abla, 'devlet seni korur' dedi, kaçtım" dediği ortaya çıktı. H.K.G evlendirildiği kişi ile ilgili de şunları söyledi: "Kadir İstekli, evlendiğimizi söyledi, 'bu oyun kimseye söylenmez' dedi"