20.1 C
Ankara

Kuyruklu yıldız altında…

Paylaş:

İnsan soyunu doğadaki diğer canlılardan ayıran en temel şey, ölümlü olduğumuzu biliyor olmamız. Bu bilgiye hasıl olmanın, bizleri daha sorumlu kılacağı beklenir. Ama öyle olmadığı ortada. İnsan soyu aynı zamanda, göz göre göre hata yapmak, bunu tekrar etmek, kötü sonuçlar doğurabilecek gelişmelere karşı kayıtsız kalmakta da hayli mahirdir. Örneğin, bugün artık dünyayı bu biçimiyle kullanmaya devam edersek, üzerinde yaşanabilecek bir gezegen kalmayacağı bilgisine sahibiz. Dünyanın hatırı sayılır bilim insanlarının hemen hemen tamamı, ölmekte olan bir gezegende yaşadığımızı ifade etse de, bu insan soyunda bir endişe ya da paniğe yol açmamış görünüyor. Aksine, doğayı daha fazla tahrip etmenin olanakları yoklanıyor durmadan.

Kuşkusuz bunda kapitalist üretim biçiminin doğaya verdiği zarar birincil ve en belirleyici neden. Ama öte yandan kayıtsızlık da ürkütücü. İşte “Büyük Açık” ve “Vice” gibi politik içeriklere sahip yapımlarıyla tanıdığımız yönetmen Adam McKay’ın yazıp yönettiği “Don’t Look Up” dünyanın sonu ihtimali ve bu ihtimal karşısında insanlığın durumuna bakan bir yapım. Cuma günü itibariyle Netflix’te gösterilmeye başlanan, dört dalda Altın Küre adaylığı kazanan yapım, çuvaldızı büyük sermaye ve siyasilere batırırken, iğneyi de sıradan vatandaş için saklıyor.

Don’t Look Up

Kate Dibiasky adlı gökbilimci genç bir doktora öğrencisi gelişmiş bir teleskopla uzayı rutin kontrolünü yaparken bir kuyruklu yıldız keşfediyor. Hocası, Randall Mindy’yi durumdan haberdar ediyor. İkili bazı hesaplamalardan sonra kuyruklu yıldızın dünyaya doğru geldiğini fark ediyor. Altı ay sonra gerçekleşecek çarpışma sonrasında dünya ortadan kalkacaktır. İkili, soluğu Beyaz Saray’da alıyor ama başkan kongre seçimlerine odaklandığı için fazla ciddiye almıyor durumu. Halkı bilgilendirmek için yanıp tutuşan bu bilim insanları, medyayı deniyor son şans olarak, ama oradan da pek bir sonuç alınamıyor. Hatta 1999 depremi sonrası Ahmet Mete Işıkara’nın başına geldiği gibi Randall seksi bilim adamı ilan ediliyor bir anda. Kate ise medya tarafından paranoyak bulunuyor, sosyal medyada linç ediliyor. Durumun ciddiyeti fark edilip göktaşına müdahale edilmesine karar verildiği anda ise dünyanın en zengin üçüncü insanı devreye giriyor ve göktaşındaki madenlerin heba edilmemesi için başka bir formül öneriyor…

“Don’t Look Up”taki karakterlerin birçoğu bugünün popüler kültüründen esinlenilmiş gibi duruyor öncelikle. Burada Meryl Streep tarafından canlandırılan ‘zengin sever’ başkan Trump’ı andırıyor haliyle. Kuyruklu yıldızdaki madenleri çıkarmak için dünyanın sonunu getirmeyi göze alan milyarder iş insanı ise Steve Jobs ve Elon Musk karışımı bir varlık. Hatta bir tutam da Mark Zuckerberg denilebilinir.

Film, bir felaketi merkezine alsa da, anlatısını mümkün oldukça eğlenceli kurmaya çalışıyor. Siyasetin, medyanın, sermayenin dünyanın sonu ihtimaline karşı kayıtsızlığını; bu üçlünün etkisinde olan insanların meselenin ciddiyetini anlamaktan uzak kalışı hicvediliyor. Film bu tonuyla Stanley Kubrick’in 1964 tarihli politik taşlaması “Garip Doktor” (Dr. Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb) filmini getiriyor akıllara. Bu filmde kontrolden çıkan ABD’li bir generalin Sovyetler Birliği ile bir nükleer savaş çıkarma planı ve iki ülkenin çaresiz kalışı anlatılıyordu. “Garip Doktor”, Amerikan halkının komünizm paranoyasıyla doldurulduğu bir dönemde asıl tehlikenin bu kadar çok silaha ve yetkiye sahip olan siyasetçiler ve askerlerden kaynaklı olabileceğini söylemeye çalışıyordu. Bu filmde, sermayenin aç gözlülüğü ve onlarla işbirliği halindeki siyasilerin umursamazlığının dünyanın sonunu getireceği gerçeği vurgulanıyor bir kez daha. Filmdeki sermaye vurgusunda, hikayenin ABD’li sosyalist siyasetçi Bernie Sanders’ın başkan adaylığı kampanyasının konuşma metinlerini de kaleme alan David Sirota’ya ait olmasının da payı var kuşkusuz.

Eğlenceli ve bir o kadar da çarpıcı bu politik taşlamanın tek kusuru ise gereğinden fazla uzun tutulan süresi. Bu uzunluk filmin ritminin bir süre sonra düşmesine, seyirci ilgisinin hikayeden kopmasına neden olabiliyor. Üstelik meselenin ciddiyetini de biraz gölgeleme riski var. Yine de yılın en iyi filmlerinden birisi kanımca yapım. Leonardo DiCaprio, Jennifer Lawrence, Meryl Streep, Cate Blanchett, Rob Morgan, Jonah Hill, Mark Rylance, Tyler Perry, Timothée Chalamet ve Ron Perlman’dan kurulu kadro ise adının hakkını veriyor.

━ bu yazardan

Kutsalda açılan bir gedik: Obi-Wan Kenobi

“Obi-Wan Kenobi” dizisi için masa başına oturmadan önce “Star Wars” hayranlarının ne...

Korktuğunuz şeye dönebilirsiniz!

Toplumsal kırılma anları, korku sinemasının en sevdiği ortam. En azından öyleydi. Toplumsal...

Pek masum değil gibiler

Eskil Vogt, son olarak “Dünyanın En Kötü İnsanı” filmiyle adından söz ettiren...

Zorlama şeyler!

“Stranger Things”, Netflix’in küresel bir güç olmasında öne çıkan yapımlardan birisi. Şirket...

Ankara’da cadılar bayramı!

Her yıl kadın sinemacıların, onların ürettikleri filmlerin buluşma noktası olan Uçan Süpürge...

Vasatlıklar içinde…

Bu hafta sinema salonlarına uğrayan sekiz film arasından yazacak düzgün yapım bulmak...

Erşan Kuneri: Zaman ve mekan!

Cem Yılmaz’ın Netflix için çektiği dizisi “Erşan Kuneri”nin yedinci bölümünün sonlarında, Erşan...

Marvel evrenine Sam Raimi dokunuşu

Marvel filmleri bir ‘evren’e dönüşmezden önce, daha yolun başındayken kapıları açan isimlerden...

‘Kuzeyli’: Hangi zamanın gerçeği!

Henüz kırkına basmamış Robert Eggers, yakın geleceğin gözde yönetmeni olacak belli ki...

Bir skandalın otopsisi!

Netflix’te şu sıralarda çok popüler olan “Bir Skandalın Anatomisi” (Anatomy of a...

Aşure sever misiniz?

Sinema salonlarına meftun olanlar için, bahar ayları biraz sıkıntı demektir. Özellikle de...

O kadar da derin değil

Erotizm, cinsellik, kıskançlık vb. temaları ya da bunlar üzerine inşa edilmiş gerilim...

━ son bir haftada

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz